ÇOK MU ZOR?


Geri kalmış, ya da geri bıraktırılan ülke insanları aptal mı acaba? Neden oralarda bilimsel buluşlar yok, bilim insanı çıkmaz? Bu bir rastlantı mı? Ya da o yörelerde yaşayan insanlar için bir kader mi? Kaderse bile neden hiç değişmez? Geri bırakılmış ülkelerdeki yetenekli gençlere ne oluyor? Yetenekleri kendi kendine köreliyor mu? Durum böyleyse nasıl oluyor?

Konuyu biraz açalım: Diyelim ki bir kişi, bir konuda olağanüstü yetenekli. Elinde malzeme yok, örnek alacak kimse yok, parasal yönden elinden tutacaklar yok. Ne yapabilir bu insan? Ya gidip bir varlıklı kimseye çalışacak, ya da bu yeteneğini kullanamayacak.

Dünya devleri, geri kalmış ülkelerdeki bu gibi yetenekleri bulup okutuyor. Parasal yönden onun tüm gereksinimlerini karşılıyor. Bu kişiye önceleri hayal bile edemeyeceği rahat bir ortam sağlıyor. Bir yandan da götürülüp okutulduğu ülkeye karşı bir bağlılık ve hayranlık duyması sağlanıyor. Atalarımızın dediği gibi artık onun için "doğduğu yer değil, doyduğu yer daha önemli" kılınıyor.

Kişi, kendi çevresinden kopartılıyor. Ülkesinde çalışmak istese bile çalışması için gerekli olanaklar sağlanamadığı için oraya dönemiyor. Her türlü olanağın sağlandığı ülke yararına çalışmak zorunda kalıyor. Bu bir bilim insanıysa buluşları kendi ülkesi adına değil, bulunduğu ülke yararına anılıp kullanılıyor. Geri dönüp daha kötü koşullarda ülkesi yararına çalışmak istese bile alıştığı bir yaşam biçimini kendi ülkesinde bulamayacağı için dönemiyor. Çünkü geri kalmış kendi ülkesi ile bulunduğu ülke koşulları karşılaştırıldığında kıyas kabul edilemeyecek derecede farklılıklar var.

Bunu kavrayabilmek için bir örnek verelim: Söz gelimi bir köy çocuğu okuyup bir meslek sahibi olunca köyüne dönebiliyor mu? Hayır, dönemiyor. Neden? Çünkü insanoğlu bir kez daha iyisini, daha güzelini, daha rahatını yaşamaya başlayınca onun geriye dönüşü mümkün olamıyor.  

Bu farklılıklar, insan ilişkileri, yaşam koşulları, eğitim düzeyi, kişi hak ve özgürlükleri ve benzer durumlar göz önüne alınarak düşünülmelidir. Kendi ülkemizin belli bölgelerinde yaşamak isteyip de farklı bölgelerde bunun istenmediği düşünüldüğünde bu konuyu anlamak daha da kolaylaşır.

Öğrenciliğimde bir yaz tatilinde köye gittim. Bana: "Ali'yle hesap yarışına var mısın?" dediler. Ali, benden yaşça küçüktü ve hiç okul yüzü görmemişti. Böyle şeyin olamayacağını söylediysem de ellerinden kurtulamadım. Bana kolay hesaplanamayacak karmaşık rakamlar söyleyip toplamının kaç olduğunu sordu. Söylediği rakamları yazarak toplamak istedim. Kabul etmedi. İstediğim rakamların sonucunu hemen vereceğini belirtti. Çok karmaşık rakamlar yazıp toplamlarını sordum. Tam olarak bildi. Otomatik hesap makinesi gibi ne kadar karmaşık rakamlar sorduysam anında doğrusunu söyledi.

Bu yeteneğin okuyup okumadığını bilmiyorum. Ülkemizde bunun gibi yüzlerce üstün yetenekliler var. Arada kaybolup gidiyor, ya da yukarıda belirtildiği gibi büyük güçlerce alınıp götürülüyor.

Geri kalmış ülkelerde bilimsel çalışmaya, tekniğe önem verilmiyor;  yeteneklerin gelişimine ortam hazırlanamıyor. Araştırma, yaparak, yaşayarak öğrenme, yani uygulamalı eğitim önemsenmiyor. Din ağırlıklı dersler önemsenip itaate koşullanmış insanlar yetiştirilmesi amaçlanıyor. Dolayısıyla da ezberci gençler yetiştiriliyor. Öğrencilerdeki yaratıcılığın ortaya çıkmasına fırsat hazırlanmıyor. Egemen güçler, geri kalmış ülkelerdeki bu kısır döngüyü yerli işbirlikçileri eliyle besleyip sürdürülmesini sağlıyorlar. Arada bir ortaya çıkan yetenekleri de kendi ülkelerine kazandırıyorlar. Geri kalmışlıktaki insan haklarının olmayışı da bunu kolaylaştırıyor.

Araştırmacılara göre gelişmiş ülkelerde tıp okuyanların sayısı azalmaya başlamış. Açıklarını bizdeki tıp mezunlarıyla kapatacaklar yani. Doktorsuz kalırsak şaşırmamak için "Giderlerse gitsinler." zihniyetinden kendimizi kurtarmak zorundayız. Nasıl olur? İşte onu halk bilir. Bu mümkün mü?  Değil ama elimizden ne gelir? Sıkıntıyı kendisi çekecek. Atalarımızın dediği gibi  "Kendi düşen ağlamaz."

O halde ne yapmak gerekiyor? Çağdaş hukuk düzenine ve çağdaş bir eğitim sitemine dönmek. Bu nasıl olacak? İşte onu yanıtlamak kolay değil. Çünkü işbirlikçilik etmeyecek bir yönetim kadrosuna kavuşmak gerekiyor öncelikle. Bunu sağlamak kolay mı? Zor, hem de çok zor.

12.12.2023        (Nuri Çelik)

YAZARIN DİĞER YAZILARI