GENÇLER,GENÇLER ...


Yine bir sınav dönemine girdik. LGS ve YKS'ye  girecek öğrencilerde ve ailelerinde heyecan  son noktada.

Labris Düşünce Platformu olarak diledik ki böyle bir zamanda onlara minik de olsa ışık tutalım.

Değerli üyemiz,  eğitim gazeteciliğinin duayeni Sayın Abbas Güçlü'ye "Bu ışığı tutar mısın?" dedik. "Seve seve" dedi.

Önceki gün Menteşe'den başlattığımız aydınlatma buluşmalarının ikinci durağı Fethiye'ydi. Yarın Milas'ta, 1 Haziran'da Bodrum, 2 Haziran'da da Marmaris'te gençlere ve ilgi duyan yetişkinlere  bir nebzecik de olsa ışık tutmaya devam edeceğiz.

Eğitimimizin  her kademesinde 44 yıl çalıştım. Yetiştiğim öğretmen okulunu her bakımdan, her zaman aradım. Sistemin çökeceğini köşe yazılarımda defalarca yazdım. Ne yazık ki siyaset kurumumuz eğitimin "mutlu, yapıcı, üretken"  bireyler yetiştirme amacını hep görmezden geldi. Dahası onu ya hipodroma çevirdi, ya da kendi siyasi görüşünü ülkeye egemen kılmak için araçsallaştırdı. 

Biliyordum ki eğitim çökerse adalet çöker.

Biliyordum ki eğitim çökerse liyakat çöker.

Biliyordum ki eğitim çökerse hakikat çöker.

Biliyordum ki eğitim çökerse ahlak çöker

Ekonomi çöktü diyorlar, üretim çökmüşse ekonomi elbette çökecektir.

Adalet terazisi dengesini şaşırdı diyorlar. Hakikati aramayan bir vicdanın verdiği hüküm başka ne olabilir?

Hırsızlık, talan kol geziyor diyorlar. Ahlak yoksa hangi yasa, kime engel olabilir?

"Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur." diyen bir önderi unutturma çabaları boşuna değildi.

Çağdışı felsefelerini "yerli ve millî" ambalajına sarıp emellerine ulaştılar.

Salt İmam Hatipli doktor, mühendis, yargıç, öğretmen, kamu yöneticisi yetiştirebilmek amacıyla meslek liselerini tarumar ettiler.

Şimdi milyonlarca işsiz üniversite mezunumuz var.

Şimdi on binlerce mühendis, ekonomist, öğretmen, kasiyerimiz; getir götür işleriyle oyalanan gencimiz var.

Millî eğitim sistemi tam bir "millî öğütüm" sistemine döndü.

Daha acı olan şu ki yarının gençleri bugünün gençlerinden daha şanslı değil. Çünkü eğitime yön verenler, ülkeyi içine sürükledikleri bataklığı, cennet olarak algılıyorlar.

Gençler iş bulamıyormuş ne gam.

Gençler umutsuzmuş ne dert.

Gençler geleceğini gurbetçilikte arıyormuş...

"Giderlerse gitsinler!" Nasıl olsa yedekleri geliyor sürü sürü...

Hele bir de şu barışı da gerçekleştirelim. Iraklı, Suriyeli, İranlı Kürt kardeşlerimiz de doldurunca ülkeyi görelim şenliği.... 

Vesvese, boş hayal mi?

Hayır hayır! "Vesvese, boş hayal gibi şeyler dünle bugün arasındaki farkı bilmeyenlerin işidir. Bilenler öngörür ve  önlem alırlar.

Önceki gün, "Gazetecilik okudum. Kaç yıldır iş arıyorum. Bana yardım edin Abbas Bey!" diyen gencimizi dinlerken inanın sizin de yüreğiniz sızlar, aresizliğinize yanardınız.

"Üç üniversite bitirdim hâlâ işsizim." derken ağlayan kızımızı dinlerken inanın siz de ağlardınız.

Dün çarşıda  uluslararası ilişkileri bitirdiği baharatçıda baharat tartan Berfin'le, şekerlemecide şeker kesen iktisat mezunu Nevzat'la,  anaokulu öğretmenliğini bitirmiş garson Hatice'yle söyleşirken unuttum bütün dertlerimi. ne siyatiğim kaldı, ne kalp ağrım. Acısı topuğumda zonklayan fıtığı da emekli maaşımın ayın ortasında bittiğini de unuttum.

Bir kez daha anladım ki bu ülkenin en çok ezilenleri gençler. Çünkü onlara ne çocukluklarını yaşattı, ne de gençliklerini yaşatıyor bu sistem.

Biz onlara  yaşanası bir dünya bırakmadık. Bu kadar bencil olmasaydık, onları gerçekten sevseydik  bu ülkeyi onlara böyle bırakmazdık.

Sevgili Abbas'ın da söylediği gibi onlar bu bataklıktan ancak ve ancak kendi çabalarıyla çıkacaklardır. Ne yazık ki bu ülkeyi bu hale getirenlerden bir şeyler ummak; celladından... (neyse!) havanda su dövmekten öte bir şey değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI