"Sonbahar sanattır diğerleri mevsim."
Cemal Süreya'nın bu sözüyle başlamak istiyorum bugünkü yazıma. Sonbahar her şeyin bitişi gibi algılansa da ayağımızın altında ezilen sarı kırmızı yaprakların hışırtısı değişimin, başlangıçların müjdecisidir bana göre. Doğa, tüm renkleriyle adeta bayramlık elbisesini giymiş de bizi bu bayrama götürüyor gibidir. Bayram demişken bu hafta sonu Uluslararası 32. Muğla Kültür ve Sanat Şenliğini kutlayacağız hep birlikte. Şenlik amblemindeki renklilik hemen göze çarpıyor. Sonbaharın renkliliği katılımcıların da renkliliğini anımsatıyor hiç şüphesiz.
Kültür ve sanatla halkı kaynaştıran, aynı zamanda insana enerji veren, heyecanlandıran ve popüler nitelikleri olan festivaller veya şenlikler danstan tiyatroya, fotoğraftan resme, filmden karikatüre, edebiyattan müziğe kadar giden bir çeşitliliği yaşatmaktadır. Özellikle bu sene şenliğe çok sayıda yerel yazarın davet edilmesi takdire şayandır. Yerel yazar;yaşadığı kentin gözü, kulağıdır. Emeği geçenlere ayrıca teşekkür ediyorum. Festivaller, şenlikler sadece bir eğlence programı değil; aynı zamanda kültürel birlikteliğimizi ve toplumsal dayanışmamızı ortaya koyduğumuz önemli bir buluşmadır. Bu programın gerçekleşmesinde büyük bir emek ve özveri olduğunu unutmayalım.
Son günlerde şenlikle ilgili olarak yazılanları okudukça; eleştirilerin yapıcılıktan uzak olduğunu görmekten üzüntü duydum. Elbette yapılan her işte eleştirilecek pek çok şey bulmak mümkündür. Ama unutmayalım ki eleştiriler daha iyiye, daha güzele ulaşmak içindir. İnsanlar arasında duvar örmek yerine köprüler kurulmasıdır dileğimiz.
Köprü deyince Saruhanoğlu Hoca Seyfettin Köprüsü aklıma geldi. Gediz'in azgın sularından geçemeyen kervanlar için canla başla köprüyü yaparken yörük kızları bal kaymak taşımış Hoca Seyfettin'e. Dedikodular ayyuka çıkınca Hoca Seyfettin; "Kim ne derse desin, Seyfettin bal kaymak yesin!"diyerek dedikodulara kulak tıkayıp köprünün yapımına devam etmiş. Köprü bölgenin tarım ve ekonomisine büyük katkılar sağlamıştır. Mimari özellikleri ve tarihi değeri ile dikkat çeken köprü beş yüz yıldır dimdik ayakta.
Halklar arasında duvarlar örmek yerine köprüler inşa edelim.
Münevver Ongun