BEÇİN/MİLAS

BEÇİN/MİLAS

                Değerli okurlar, Milas Lisesi'nde çalıştığım on yıl boyunca mesaiden kurtulur/kurtulmaz ve hafta sonlarında yaz/kış rahat bir nefes almak için kendimizi attığımız Beçin Kalesi ve düzlüğüne bu kez Köyceğiz'den konuk olarak geliyoruz. Aynı gün Herekleia ve İassos' tan sonra doğruca Beçin Kalesi önüne iniyoruz. Her karış toprağını neredeyse adım adım gezdiğimiz kaleyi ve çevresindeki yıkıntıları yine adım adım dolaşıp fotoğraflıyoruz. Ahmet Gazi Medresesini, Orhan Camisini,  İç Kalesini, Zaviyeleri, Mültezim Evi ve Sofu haneyi, Hangahı, Bey Konağını, Bey Hamamını, Kubbeli Çeşmeyi(kış/bahar suyu akar, yazın kurur), Kızıl hanı, Şapeli, Seymenlik Zaviyesini, Orman Tekkesini, Menteşe Mezarlığını, Yelli Külliyeyi ve Kara Paşa Medresesini gezip fotoğraflıyoruz.

                BEÇİN KAZILARININ 15 YILI(1995-2009) adlı belgesel kitabın/incelemenin yazarı Rahmi Hüseyin ÜNAL,  ören yeri için hazırlanın broşüre yazdığı önsözde şunları söylüyor/yazıyor: " Antik ören yerlerinin çekici mermer yapılarını, heykellerini, mozaiklerini Beçin'de bulamazsınız. Büyük çoğunluğu kırma taşlarla inşa edilmiş, albeniden yoksun yapıları, ilk başta fazla ilginizi çekmeyebilir. Ancak bu mütevazı görüntünün ardında küçük de olsa bir beyliğe başkentlik etmiş olmanın gururu yatar. 1995 yılından bu yana, Beçin'in toprak altında yatan sırlarını çözmek ve kentteki toplumsal yaşam hakkında bir nebze bilgi sahibi olabilmek için çırpınıyoruz. Devletin ayırabildiği mali imkânlarla sürdürmeye çabaladığımız bu çalışmalar, ne yazık ki arzuladığımız tempoda yürütülemiyor. Türkiye'nin kültürel geleceğine yatırım yapan kuruluşların ilgisini Beçin üzerine çekmeyi başaramadık. Ancak, son aylarda Milas Rotary Kulüp'ün Beçin'e gösterdiği ilgi ve yakınlık,  bu ilgisizliğin sona ereceği günlerin yakın olduğunu müjdelemektedir. Elinizde tuttuğunuz bu kitapçık, Milas Rotary Kulüp'ün, Milas Kaymakamlığı'nın ve Beçin Belediyesinin çaba ve katkılarıyla başarılmıştır. Sayın Reşit ÖZER' in şahsında Milas Rotary Kulüp üyelerine, Milas Kaymakamı Sayın Hulusi DOĞAN' a, ve Beçin Belediye Başkanı Sayın Mehmet Balcı'ya en içten teşekkürlerimi sunuyor, bu bilgi ve yakınlığın büyüyerek devam etmesini diliyorum. İzmir Temmuz 2005" Prof. Dr. Hüseyin Rahmi ÜNAL Beçin Kazı Başkanı

                Adı geçen eserin girişinde "BEÇİN ADI VE TARİHİ" başlığı altında Aydoğan DEMİR, şöyle giriyor konuya: " Muğla'nın Milas ilçesine bağlı bir mahalle olan Beçin, ilçe merkezinin hemen güneyinde yer almaktadır. Yaklaşık 4000 nüfuslu bir yerleşim merkezidir. Milas ovasının ve tarihi İç Kalenin eteğindedir. 1960 (lı yıllara kadar, yalçın kayalar üzerine kurulmuş iç kaleye hapis olmuş durumdaki kent bu tarihten sonra bu günkü yerine göç etmiştir. Beçin tarihi bilinmeyenlerle doludur. Beçin ve Menteşe tarihini aydınlatacak arşivi yok olmuştur. Menteşe Beyliği vakıflarını koruyan ve ana hatlarıyla vakfiyelerini Tapu Tahrir Defterlerine geçiren Osmanlı arşivi, ticaret ve siyasete ilişkin belge ve bilgileri muhafaza eden Venedik arşivi, ilişkileri çerçevesinde bilgi aktaran Bizans kaynakları, sayıları az da olsa bu döneme tanık olan İbn-i Batuta, Eflaki, Umari ve Enveri'nin verdiği bilgiler, bunlara ek mezar taşlarının dâhil olduğu kitabeler ve sikkeler Menteşe ve Beçin tarihini yer yer aydınlatmaktadır.  BEÇİN adı: Şimdiki bilgilerimize göre ilk defa İbn-i Batuta Seyahatnamesi' nde (Barcin/Barçın/Bercin) imlasıyla karşımıza çıktı. Aynı yazılıma Balat'ta bir mezar taşında ve Menteşe oğullarından Mahmut Bey'e bir AV KİTABINI Türkçe' ye çeviren Mahmut El Barcini (Barçın/Bercin) in künyesinde de rastlanır. Wittek, Bercin' in halk dilinde yumuşatılarak Peçin'e dönüştüğünü, bunun da kaynağının modern Rumcası Perzone olup Venedik kaynaklarında Pezona olarak anılan eski bir yer adı olduğunu ileri sürmüştür. Aşağıda gözden geçireceğimiz bilgi ve belgeler ışığında bu görüşe katılmamız mümkün değildir. Bu günkü Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde kalan aşağı Siriderya 'daki Oğuz şehirleri arasında XII. Yy. ın ortalarında itibaren adından sıkça bahsedilenlerden biri de BARÇINLI KENT' tir. Bu kentin Oğuzlar arasında Beylik yapmış Salur Boy' undan BARÇIN HATUN tarafından kurulduğu kabul edilmektedir. Alâeddin TEKİŞ, (1172-1200) Harzemşahlar Devleti sınırları içine dâhil ettiği Barçınlı, bu devletin önemli şehirleri arasında yer aldı. Kent 1220 yılında Moğollara teslim oldu. Moğolların Barçınlı' ya gelmeden önce yakınında bulunan Suğnak kentinde katliam yapmaları her yerde olduğu gibi halkın bir kısmının Barçınlı' dan kaçmasına neden olmuş olmalıdır. Katliamların sürmesi üzerine Siriderya boylarındaki Türkmenlerle Maveraünnehir' deki kentliler, dalgalar halinde Horasan'a gelerek yeni yurtlar aradılar. Kendileri için en güvenli yeri Anadolu'da gören Türkmenler ve Harezmliler tekrar yollara düştüler. Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad (1220-1237) göçebe toplulukları uç boylarına yönlendirdi. Fuat Köprülü, (1949) Urfa ve Malatya dışında, Manisa'da Horzum adını taşıyan 8 köy tespit etmiştir. İç işleri Bakanlığının resmi kayıtlarına göre 1981 yılında İzmir, Sinop ve Urfa'da birer tane, Manisa'da 4 tane Horzum adlı köy bulunmaktadır. Bunlardan önemlisi, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan 1517 yılına ait 61 numaralı tahrir defterinde kayıtlı 9'u Beçin'e, biri Muğla'ya bağlı 10 Horzum aşireti bulunmaktadır. Beçin'e kayıtlı aşiretlerden İzmir, Ayasuluk ve Çeşme'de yaşayanlar da vardı. İzlerini köy adlarında ve arşiv belgelerinde bulduğumuz Horzumlular (Harezmliler) XIII. Yy. ın ikinci yarısında eldaşları Türkmenlere yardımcı olarak Menteşe ve Saruhan Beyliklerinin kurulmasına yardımcı olmuş olabilirler.

                Tarih: Milas ovasına hâkim bir platoda inşa edilen Beçin kalesi içinde ve eteklerinde yaşamın nasıl başladığı, hangi evrelerden geçtiği konuları, tarih öncesi ve ilk çağa yönelik sistematik kazılar yapılmadığı için sorunludur. Yüzey araştırmaları, Aşkı dil Akarca'nın özverili çalışmaları, yol ve bina yapımları sırasında ortaya çıkan oda mezarları, burada arkaik Dönemde bir iskânın olduğunu ortaya koydu. 2007yılı Nisan ayında Beçin Kalesi'ne bayrak direği dikmek için Milas Müzesi denetiminde yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkan küp mezar buluntusu, Beçin tarihini tunç çağına kadar geriye götürmüştür. Beçin kalesi duvarları altında kalan anıtsal bir Zeus tapınağı ve antik sur kalıntılarını bu gün de görmek mümkündür. Roma ve Bizans yerleşimlerinin yetersiz bulgularını, yazılı kaynaklar desteklemediği için Beçin, sırlarla dolu bir belde olma özelliğini korumaya devam etmektedir. Sonuç: Beçin, XIV. Yy. a kadar herhangi bir tarihi kaynakta, kitabelerde anılmamış, adı bile bilinmeyen bir yerdir."

Bu gün Beçin kazılarını, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir PEKTAŞ yönetmektedir. Biz gitmeden önce her ne kadar kendisini telefonla aramış ve görüşmüşsek de Beçin'e vardığımızda kendisini bulamadık. Kadir PEKTAŞ, 2009 yılından bu yana Beçin Kazılarına başkanlık yapıyormuş. Burada bizi en çok etkileyen görüntülerden biri de Medresedeki ilim tahsil eden kişiler oldu. Daha medreseye girip de içerideki bölümleri gezerken sağ ileride odalardan birinde birkaç öğrencinin oturup sohbet ettikleri(ya da kitap okuduklarını gördüm). Bölümleri dolaşırken "orayı en sona bırakayım da belki o zamana kadar bu oturanların sohbetleri/okumaları biter de ben de fotoğraflarını alırım!" diye düşünüyordum. Meğer bu oturanlar mumdan yapılmış şahsiyetlermiş. Evliya Çelebi'nin havanlarda baharat döven robotları insan sanması gibi ben de bunları yaşayan insanlar sanmıştım. O kadar güzel yapılmışlar ve canlı duruyorlar ki, aldanmamak elde değil. Her şeyi anladım da o saçları, sakalları, kaş/gözü, bıyıkları nasıl o kadar canlı yapabilmişler şaşırdım. Görmek gerek. Milas kazı evinde yardımcısı Davut Bey'i bulduk ve onunla biraz sohbet edip kendisinden broşürler alıp Milas' tan ayrıldık. Ayrıca Kadir Hocamıza bir de imzalı kitabımızı bıraktık. GELECEK YAZILARDA BULUŞMAK UMUDUYLA.

               

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI