ENVER YALÇIN YÖRÜK ÇADIRLARI/KARGI/FETHİYE

ENVER YALÇIN YÖRÜK ÇADIRLARI/KARGI/FETHİYE

                Fethiye turumuzda Çalış' ta Kerimoğlu' nun Yörük çadırlarını gezdikten sonra merkeze geçiyor ve Belediye Başkanı Alim KARACA ile görüşüp yardımcısı Oğuz Bey ile ayrıntıları konuşuyoruz. Yeni hazırlamakta olduğumuz Fethiye Kitabının Word ortamındaki hazırlıklarını kendilerine bıraktıktan sonra dönüşe geçiyoruz. Ancak hemen Köyceğiz'e dönmüyor ve Kargı' da Enver YALÇIN YÖRÜK ÇADIRLARINA uğruyoruz. Enver Yalçın çok meşgul, eşi, oğlu ve diğer çalışanları ile durmadan koşturuyor; müşterilerine, konuklarına ilgi göstermeye, yetişmeye çalışıyorlar. Bize şöyle bir ayaküstü "Hoş geldiniz!" dedikten sonra hemen diğer konuklarına koşturuyor. "Önce şu işleri bir yoluna koyayım, ortalığı çekip/çevireyim, işleri yoluna koyayım da size öyle geleyim!" Diyor. Biz de telaşını görüyor ve O'nu hoş görüyoruz. Ben fotoğraf makinemi, hanım da cep telefonunu alarak Yalçın'ın Yörük çadırlarına dalıyoruz. O kadar çok ve birbirinden ilginç etnografik ürün toplamış ki koştur koştur gezip görmekle, fotoğraflamakla hakkından gelemiyoruz. Sonunda yorulup gelip masadaki yerimizi alıyor ve dinlenmeye geçiyoruz. Yalçın hala koşturuyor ve bize "sizin karnınız da açtır, talimat verdim yemek hazırlıyorlar, birlikte yiyeceğiz!" Diyor. "Aç mısınız?" diye sormuyor. Sonunda işlerini yoluna koyup masaya geliyor ve mükellef bir Yörük sofrasında sohbet eşliğinde yemeğimizi yiyoruz. Özellikle yazıp levhalarla çevreye astığı özlü sözleri, atasözleri ve ünlü kişilere ait sözleri kayda alıyoruz. Kendisine "bu ziyareti yazı konusu yapacağız, sen şöyle otur da bu işe nasıl başladın, bunca ürünü nasıl topladın, neler topladın bunları bir güzelce yaz, bize gönder"  Dedik. Dedik ama bir türlü yazıp göndermedi." İşte siz, internetten, burada gördüklerinizden bir yazı hazırlayıverin!" diyerek işin içinden sıyrıldı. Biz de şimdi size Yalçın' ın çadırlarındaki bu bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağız.

İNTERNET SAYFASINDAN: "Doğada kahvaltı yerleri, doğada serpme kahvaltı, en güzel kahvaltı mekânları, en iyi kahvaltı mekanları, en iyi kahvaltı yerleri, Fethiye Kahvaltı, Fethiye Kahvaltı fırsatları. Sitemize girip, sitemizi beğenip tatilini burada geçirmek isteyen misafirlerimize önemli not: Tesisimizi, yorgun insanların kafa dinlenmek için tercih ettikleri bir işletmedir. Onun için hiçbir misafir, diğer misafirler ve çocukları tarafından rahatsız edilmek istemezler. Bu konudaki hassasiyetimizi dikkate almanızı rica ederiz. Akdeniz'in incisi Cennet Fethiye'mizin 72 adet köyü mevcuttur. Bunlardan birisi olan Kargı Köyü, portakalı, mandalinası, domatesi, biberi, patlıcanı, zeytini, balı ve balığı ile meşhurdur. Ayrıca 50 metre içeriye girmenize rağmen insan boyunu aşmayan Akmaz ve Karataş Plajlarının altın gibi kumu ile dünyaca meşhurdur.

TESİSİMİZİN ÖZELLİKLERİ: Köyümüz narenciye bahçeleriyle ünlü, halkı tarımla uğraşan, suyu bol, yemyeşil cennet gibi bir köydür. Köyümüzün denizi altın sarısı kumu olan 6 km. lik bir sahil şeridine sahiptir. Yine köyümüz Saklıkent Kanyonuna benzeyen 1,5 km. lik bir kanyona sahiptir. Köyümüz, bir beton yığını değil, tam aksine meyve ağaçlarıyla dolu temiz bir çevreye ve denize sahip natürel bir köydür.

YÖRÜK MÜZESİ: Misafirlerimize ve tüm insanlara atalarımızın yüzyıllardır kullandıkları yaklaşık 2500 parça alet ve edevatı ile o zamanki şartlarda, onların çektiği sıkıntılar ile şimdiki teknoloji arasındaki farkı anlatmaya çalışıyoruz. Kargı Köyü, Fethiye-Muğla karayolu üzerinde bulunan, Kargı; şehir merkezine 12 km. uzaklıktadır. Nadir görülen günlük ağaçlarıyla çevrili koyu, kamp yapmak için ideal bir yerdir. Benzersiz doğallığı ve mükemmel servisleriyle Kargı, yıl boyu gerek yerli gerekse yabancıların ilgisini çekmektedir.

YÖRÜK ÇADIRLARINDAN YAZI ÖRNEKLERİ: "MÜŞTERİNİN KALİTESİ VE KÜLTÜRÜ, ARABA PARKEDİŞİNDEN VE YEMEK YEDİĞİ MASADAN BELLİ OLUR" , "DÜŞÜNMEDEN, ÇALIŞMADAN, YORULMADAN, TERLEMEDEN YAŞAMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİREN TOPLUMLAR, YOK OLMAYA MAHKÛMDUR" Kemal ATATÜRK  "TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLETLERİN COĞRAFYASINI BAŞKALARI ÇİZER." "ECDADININ İTİBAR EDİLECEK ESERLERİNE İTİBAR ETMEYEN MİLLETLER, GELECEK NESİLLERİNDEN EMİN OLAMAZLAR" "ESERLERİMİ KURCALAMAKLA KULAKLARIMI ÇEKMEK ARASINDA BİR FARK YOKTUR" Enver YALÇIN. "ASALET BOYDA DEĞİL/SOYDADIR, İNCELİK BELDE DEĞİL/DİLDEDİR, DOĞRULUK SÖZDE DEĞİL/ÖZDEDİR, GÜZELLİK YÜZDE DEĞİL/KALPTEDİR. "AĞZINDAN BAL AKAN ARININ KIÇINDA BİR DE İĞNESİ VARDIR", "İNSANOĞLU HİLEBAZDIR/KİMSE BİLMEZ FENDİNİ, HER KİME İYİLİK EDERSEN/KOLLA ONDAN KENDİNİ" Enver YALÇIN.

"OCAK KÖZÜ/KİRPİK GÖZÜ/OZAN DA SÖZÜ SEVER-ANA ÇOCUĞU/ÇOBAN GOCUĞU/YUMURTA DA SUCUĞU SEVER-GARİP SILAYI/YİĞİT HALAYI/TENCERE DE KALAYI SEVER-ÇÖL YAĞMURU/ÇİZME ÇAMURU/OKLAVA DA MAMURU SEVER-GEVEZE ATMAYI/TEMBEL YATMAYI/PAZARCI DA SATMAYI SEVER-EBE BEBEĞİ/KAHVE DİBEĞİ/ÇENGİ DE GÖBEĞİ SEVER- MEMUR MASAYI/ERMİŞ ASAYI/HAKİM DE YASAYI SEVER-HAYLAZ DÖVENİ/DALKAVUK ÖVENİ/HERGELE DE SÖVENİ SEVER-SARHOŞ DOSTUNU/AYI POSTUNU/YAŞLI DA BASTONU SEVER-HATİP LAFI/SUÇLU AFI/AÇIKGÖZ DE SAFI SEVER-ORMAN ÇAMI/KEDİ DAMI/İŞÇİ DE ZAMI SEVER-KUŞLAR DARIYI/ÇİÇEKLER ARIYI/ERKEKLER DE SESSİZ KARIYI SEVER-MEKTUP PULU/ZAMPARA DULU/TANRI DA HAK YEMEYEN KULU SEVER" NOT: Telif hakkı Enver YALÇIN' a aittir, kopya edilemez.  

ENVER YALÇIN ETNOGRAFİK GALERİYE GİRERKEN ŞU İKİ LEVHADAKİ YAZILAR DA DİKKATİMİZİ ÇEKTİ: "Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu kanadı iyi kullanan toplumlar uçarlar, özgür olurlar. Kullanamayan toplumlar ise tavuk toplum olur. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkalarından yumurtalarının alındığının farkında bile olmazlar." DARVİN.  "Yüzde ısrar etme doksan da olur/İnsan dediğin varlıkta noksan da olur/Sakın büyüklenme elde neler var/Bir ben varım deme, yoksan da olur" Mevlana. Galeriye girdiğimizde;  çeşit çeşit kağnı tekerleri, ağaç kütüklerinden yapılmış eski yalaklar/sulaklar, saban, yaba, dirgen, kürek, döven, kağnı, eski nalların çakıldığı toprak işleme düzenekleri, semerler, eyerler, dolu çuvallar, hararlar, kalburlar, holuzlar, tekneler, şinikler, uruplar, kileler, bir değirmen örneği, yastıgaçlar, bakır kap/kacaklar, leğenler, ibrikler, taslar, kaşıklar, testiler, küpler, kepçeler, kazanlar, haranılar, tavalar, ayran dövme kovanları, tokmakları, ayran yapan kadınların maketleri, çul/çuval, heybe/torba çeşitleri, kilim dokuyanlar, ip eğirenler, yün/yapağı tarakları,  renk renk kilimler, ip eğirme düzenekleri, iğler, ağ(ır)şaklar, yumak yumak ipler, kütükler üzerinde sıralanmış eski/küflü kolastarlar,  rendeler, planyalar,  eski tür bıçkılar, isli lambalar, eski kapılar, ocak başında demir döven ustalar, körükleri, kıskaçları/maşaları, çeşit çeşit havyanlar için tonguraklar, duvarlarda onlarca fotoğraf çerçeveleri. 2. Kata çıkıyoruz. Yine fotoğraf çerçeveleri,  sıra sıra dikiş makineleri, ev/mutfak eşyası, büyüklü/küçüklü bakır kaplar; tencereler, tavalar, kapakları, çaydanlıklar, ahşaptan yapılmış büyüklü/küçüklü hamur tekneleri, su kapları, tepsiler, siniler, eski kömür ütüleri, ibrikler, sürahiler, topraktan yapılmış büyüklü/küçüklü yüzlerce kap/kacak, zincirler, kantarlar, teraziler, kilitler, anahtarlar, eski radyolar, bağlamalar, neyler, daktilolar, onlarca camlı/camsız el fenerleri, gaz ocakları, duvar saatleri, işlemeli tepsiler, rahleler, vazolar, yan yana sıralanmış onlarca ayaklı/ayaksız dikiş makineleri, duvarlarda, tavanlarda geyik/keçi/koç başları, dokunmuş destelenmiş deste deste dastarlar, kıl dokumalar, daha neler neler.

İlgili ve meraklılar bu çadırları gezerlerse bunları tek tek görüp fotoğraflama şansına sahip olabilirler. Bizden söylemesi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI