YANGININ 14. GÜNÜNDE ÇÖVENLİ YAYLASI.

YANGININ 14. GÜNÜNDE ÇÖVENLİ YAYLASI.

        Değerli okuyucular, hepimizin gece/gündüz içimiz yanarak izlediğimiz, duyduğumuz, gördüğümüz hüznünü yaşadığımız Köyceğiz yangınları iki hafta boyunca bir türlü söndürülemedi. Yatıp kalkıp ilçemizdeki ve yurdumuzun diğer bölgelerindeki yangınları ne yazık ki içimiz yanarak izledik. İlk günleri Ağla yamaçlarına gidip yangının geçtiği yerleri fotoğraflamıştık. Yetmedi, Otmanlar bölgesine gidip yangını yakından izleyip fotoğraflayıp yazdık. O da yetmedi 11. Günde Gökçeova yolu üzerinde olan Ağla/Yayla Köyüne gittik. Orada da yangın yerine gıda ve malzeme gönderen ikmal merkezi kurulmuştu. Başında da Belediyemiz Sosyal İlişkiler ve Kültür Müdürü İlyas Bey vardı. Oraya çıktığımızda gelen gönüllü ve görevlilerle ilgileniyor ve çok meşgul görünüyordu. Kendisiyle görüşüp fotoğraf çekildiğimizde "11 gündür buradayım ve gözüme uyku girmedi, gece/gündüz uyku/durak yok, çalışıyoruz!" diyordu. Gerçekten de gözleri uykusuzluktan kızarmıştı. Orada yangına gitmek için Kayseri'den gelen arama/kurtarma gönüllüleri ve Fethiye/Dalaman'dan gelen motorcu gençler vardı. Bütün bu uğraşlara ve çabalara karşın dağlar/tepeler arasında rüzgârın şiddetiyle koşturup duran yangın biraz söner gibi olsa da yeniden alevleniyor, ertesi günü daha şımararak ilerlemeye devam ediyordu. Böylece ha bu gün, ha yarın derken 14. Güne gelmiştik. Bütün haberler Çövenli' den geliyordu, yangın orada devam ediyordu. Dayanamadık ve aracımıza atlayarak Çövenli yoluna aracımızı sürdük. Beyobası' ndaki ikmal noktası kaldırılmıştı. Sazak'taki kalabalık da yok olmuştu. Otmanlar-Çövenli yol ayrımında da kimseler yoktu. Otmanlar yol ayrımına kadar sorunsuz devam eden asfalt, Çövenli yolundan sonra bozulmaya ve takır/tukur etmeye başlamıştı. Ama çare yoktu, gidecektik. Önümüzde 43 plakalı bir AMBULANS gidiyordu. Onun önünde de başka araçlar vardı, üç tane de büyük otobüs gidiyordu. Çövenli düzlüğüne indiğimizde otobüslerin Muğla Büyük Şehir Belediyesi'nin araçları olduğunu gördük. Asker getirmişlerdi. Askerler iner inmez helikopterler gelerek onları alıp yangının olduğu yerlere nakletmeye başladı. Biz alanın ortalarına doğru ilerleyerek caminin orada bulunan araç gereçlerin olduğu yere vardık. Orada yangın mahalline gönderilmek üzere sürekli çapalar, tırmıklar hazırlanıyordu. Orman Genel Müdürlüğü' nün araçları gelmişti. Daha sonra Orman Genel Müdürü de geldi ve fazla kalmadan dip taraflarda bir noktaya doğru hareket etti. Çünkü helikopterler arı gibi vızır vızır çalışıyorlar ve görevlileri ve bakanları taşıyorlardı. Yanımızda Ağla Köyü Orman Bölge Şefi Kübra Hanım vardı. O da bir elinde telsizi, bir elinde telefonu ile sağa/sola koşturup duruyordu. Sonra da Bakanların geldiğini ve bir toplantı için bir araya geldikleri haberini aldık. Yangın, doğu kısımdaki tepenin kuzey/batı yamaçlarında devam ediyordu. Helikopterlerin biri gidiyor, biri geliyor yangının üzerine sürekli su atıyorlardı. Ama nedense insafsız yangın bir türlü sönmek bilmiyordu. Batı kısımdaki yangın ise daha geniş bir alanda hüküm sürüyordu. Çövenli' den Çiçekbaba yoluna giderken geçtiğimiz yolun güzergâhında idi bu yangın da. Bu yangının dumanları doğudaki yangına göre daha geniş bir alandan geliyordu. Öğle saatleri olmuştu. Yanımızdaki görevlilerden biri bize, "Hocam şu ilerideki çamların arasında bir ikmal noktası var, oraya giderseniz orada bütün araç/gereç ve çalışanlar var. Ayrıca orada yiyecek yardımı da yapılıyor!" diyerek bizi güney/batı yönünde bir yeri işaret etti. Aracımızı da orada bırakarak oraya doğru hareket ettik. 1400metre rakımdaki yaylada gölgeden çıkınca sıcak orada da etkiliydi. İkmal noktasına vardığımızda bütün iş makineleri, minibüsler, otobüsler, tomalar, Jandarma, gönüllüler, görevliler, Büyük Şehir Belediyesinin Gıda büfesi, Köyceğiz Belediyesi'nin TAZİYE ÇADIRLARI orada idi. Taze bir çamlığın olduğu alan iş makineleriyle açılarak geniş bir alan elde edilmişti. Burada bütün etkinlikler, yönlendirmeler yapılıyordu. Sular, meşrubatlar soğuk soğuk yangın savaşçılarına gönderiliyor. Yemekler plastik kaplarda koli koli yangın mahalline sevk ediliyordu. Çam ağaçlarından birinin gölgesinde otururken yanımızdaki bir beyefendiyle konuşmaya başlamıştık. Kim olduğunu bilmiyorduk. Yemekler alınıp paylaşılırken yanımızdaki zat, "Oğlum, bana da getirsene!" deyince emri alan kişi "Tamam Kaymakamım, hemen getireyim!" diyerek yemek almaya gitmişti. Daha doğrusu yanındaki gençlerden birinin belinde silah olduğunu fark etmiştik. Sonradan öğrendiğimize göre meğer bu arkadaş, Tekirdağ KAPAKLI KAYMAKAMI Bülent HAMİTOĞLU imiş. Sonra da fotoğraflar paylaştık. Yolda gördüğümüz AMBULANS görevlileri ile de görüşüp fotoğraflar çekildik. UMKE kurtarıcıları, arazözler, tomalar sıra sıra görev bekliyorlardı. Saat 15.00' a geliyordu, helikopterler tepemizin üzerinde cirit atıyorlar ve yangının üzerine sorti üzerine sorti gerçekleştiriyorlardı. Bu ara fotoğraf çekerken yakınımızdaki gençlerden biri yanımıza gelerek "sizin çektiğiniz fotoğrafları ben de alabilir miyim?" diyerek ricada bulundu. Biz de "Neden olmasın!?" Dedik ve konuşmaya başladık. Cihat adındaki bu delikanlı Erzurumlu imiş ve İstanbul'da ATATÜRK HAVAALANI' nda İtfaiye görevlisi olarak çalışıyormuş. Dalaman Hava alanında bir arkadaşı varmış. Buradan onun yanına gidecekmiş. Dönüşte onu da alarak döndük ve Beyobası yol ayrımında onu indirip evimize döndük. Şunu gördük ki, böyle ulusal birliğimizi zedeleyen, insanımıza, hayvanımıza, ormanımıza zarar veren olaylar karşısında bütün insanımız hiçbir ayrım gözetmeden aynı azim ve kararla, aynı ruh bilinciyle birlik ve beraberlik ruhu içinde olayın üzerine gidebiliyor. İnsana umut veren, insanı teselli eden halkımızın bu özelliği, duyarlılığı oluyor. Köyceğiz yangınında Belediye Başkanımızdan, Komutanımıza, Emniyet Amirimize, Kaymakamımıza, B.Ş.B. Başkanına, Milletvekillerimize kadar sorumlu herkes yangınla yatıp yangınla kalktılar. Çoğu zaman da erkenden yangın mahalline giderek ateşin sıcaklığını ve yangının yaptığı harabatı tüm insanımızla birlikte duyup/görüp yaşadılar. Bu yangınlarda 15 gün boyunca yangında en önde yer alan ormancılarımıza ve yangın söndürmede görev alan bütün gönüllü kurum ve kuruluş mensuplarına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar Köyceğiz halkına ve bütün yangınlardan, sel felaketinden zarar gören insanlarımıza GEÇMİŞ OLSUN diyor, bir daha böyle felaketlerin başımıza gelmemesi için temennide bulunuyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI