DOĞA-ÇEVRE DUYARLILIĞI VE PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ TARIM ÖĞRETMENİ ÖMER YURDUGÜL

DOĞA-ÇEVRE DUYARLILIĞI VE PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ TARIM ÖĞRETMENİ ÖMER YURDUGÜL

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

                Bugün sabah televizyonda haberleri izlerken tarım alanlarının, bahçelerinin sanayi bölgesine dönüştürülmesine itiraz eden Mersinli köylülerin yürüyüşü ve  itirazlarını onurla izledim.  Mersinli köylüler, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı binası önünde ellerindeki yemyeşil ürünleri, limon dallarıyla, fideleriyle yaşam  alanlarının betonlaşmasını birlikte davranarak, kararlı bir duruşla önlediler. Onların bu mücadelesi ülkemizdeki doğa, çevre duyarlılığı  ve tarımsal üretimin  önemi konusunda yeniden düşünmemizin kapısını açtı.

                Akçadağ  Köy Enstitüsü imecesinin oluşumunda müdür Şerif Tekben, eğitimbaşı Reyzi Pamir ve müdür yardımcısı Mümin Başoğlu'nun çok büyük emekleri vardır.   Bu günlerde üzerinde çalıştığım "Pamukpınar Aydınlığı"  kitabının hazırlık sürecinde  ilk gördüğüm Pamukpınar'daki güzelliğin üretilmesinde müdür Şinasi Tamer, eğitimbaşı Osman Yalçın ve  öğrencilerinin "Ziraat Ömer"  şeklinde adlandırdığı tarım öğretmeni Ömer Yurdugül'ün büyük emekleridir. Şinasi Tamer ve Osman Yalçın'ın ortak özelliği her ikisinin de Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümü mezunu olmaları ve enstitülerin kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç'un enstitü anlayışını içselleştirmeleridir.

                Ömer Yurdugül, 1905  yılında çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Kırşehir'de dünyaya gelir.  İlk ve ortaokulu Kırşehir'de okuduktan  sonra  1925 yılında Ankara Ziraat Mektebinden mezun olmuştur. Uzun yıllar çalıştığı  Atatürk Orman Çiftliğinde bataklık kurutma çalışmaları yanında, gül yetiştiriciliği de yapmıştır.  Özel ilgi gösterdiği çeşitli türde gül yetiştiriciliği  çalışmaları  Cumhuriyetimiz kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün dikkatini çeker ve  "çocuk umarım bu yurdu güllerle donatırsın" ifadeleriyle de Ömer Yurdugül'ü onurlandırır. Aile kaynaklarına göre de soyadı kanunu çıkınca Atatürk'ün önerisiyle  "Yurdugül" soyadını alıyor.İsmail Hakkı Tonguç'un da dikkatini çeken Ömer Yurdugül önce Kayseri Pazarören Köy Enstitüsüne ve oradan da 25 Eylül 1942 tarihinde Pamukpınar Köy Enstitüsüne ataması yapılır. Ömer Yurdugül Öğretmen, 1942 yılından 1970 yılına kadar Pamukpınar imecesinde büyük bir emekle yer alır ve  1970 yılında yapılan binlerce öğrencisinin katıldığı görkemli bir jübile ile öğretmenliğe veda eder ve  2005 yılında da aramızdan ayrılır.

                Dr. Engin Tonguç'un yayımladığı   "Mektuplarla Köy Enstitülü Yıllar" kitabında İsmail Hakkı Tonguç'un Ömer Yurdugül Öğretmene "Kardeşim Ömer Yurdugül"  başlığıyla yazdığı  ve "gözlerinden öperim"  ifadesiyle sonlandırdığı mektup yer alır. Tonguç mektubunda "Seni Pazarören Köy Enstitüsü'ne gönderirken teklif edilen işi kabul ederek hemen yeni vazifeye gidişin beni çok memnun bırakmıştı. Son seyahatlerimde oradaki  çalışmalarını da yakından gördüm. Müdür ve diğer arkadaşlarla  senin  işlerine dair konuştum. Onlar da mesaiden memnunlar. Bu duruma göre seni Pazarören'de uzun müddet bırakmak lazım gelirken yeni kurulmakta olan bir enstitünün işleri, seni onların başına getirmemizi icap ettirdi. Orası Yıldızeli civarındaki Pamukpınar Köy Enstitüsüdür. Arazi  ve su durumu itibariyle ziraat işine pek elverişli olan  bu müessesede  bir an önce iyi bir sonuçla karşılaşabilmek için senin gibi bir arkadaşın orada işbaşı olarak çalışması lazım. Müdürü çalışkan ve çalışan insanlara her bakımdan azami derecede  yardım eden bir zattır. Arazi durumu Pazarören'den bile müsait olan bu enstitüyü içinden su akıp giderken verimsiz bırakmak hiç doğru bir hareket olamazdı... Buna rağmen Pamukpınar Köy  Enstitüsünün ziraat alanını senin eline vermeyi hem kendim, hem de fikirlerini aldığım diğer arkadaşlar uygun gördüler. Binaenaleyh orada yerleşip uzun müddet kalmak ve orayı iyice imar etmek üzere seni Pamukpınar Enstitüsüne  gönderiyoruz. Çalışırken herhangi bir bakımdan bir müşküle uğrayacak olursan bu müşkülü enstitü  müdürü ile halledemeyecek durumda kalırsan şahsen bana bildirmeni ve her neye mal olursa olsun orada muvaffak olmanı önemle istiyorum. Bu mektubumu yazarken Pazarören Köy Enstitüsü Müdürü'ne olduğu gibi gösterirsin. Kırşehir ve Pazarören'de  çalıştığın gibi burada da çalışarak başarı göstermeni candan diler, gözlerinden öperim." Bu mektup, eğitim tarihimizin  önemli belgeleri arasında yer almıştır. Enstitülerin gereksinmelerini çok iyi bilen, izleyen ve yöneten bir genel müdürün nitelikli insan potansiyelini sevgiyle kucaklayan, problem çözen, yurtsever bir anlayışı mektuba yansımıştır. Ayrıca enstitülerdeki   kırsal kalkınma, tarımsal üretim, doğa ve çevre duyarlılığını yansıtması anlamında önemli bir belgedir.

                Eğitimbaşı Osman Yalçın,  yazdığı "Bir Eğitimcinin Anıları"  adlı kitapta Pamukpınar'daki tarımsal faaliyetler ve tarım öğretmeni Ömer Yurdugül'ü  "Sonunda havalar oldukça ısınmış tarım çalışmaları da başlamıştı. Ömer Bey durmadan, durmadan öğrencileriyle birlikteydi. Onun öğrencilerinin başından bir an ayrıldığını görmemişimdir. Evine yalnız yatmaya gidiyordu. Bu sırada Tokat Bölgesinden okula büyük kavak dalları geldi. Bu kavak dallarını bir grup öğrenciye kısa kısa keserek  kavak çelikleri hazırlandı.  Çifteler'de gördüğüm bir çalışmaydı bu. Binlerce kavak çeliği elde ettik. Sayılamayacak kadar çoktu bu çelikler. O nedenle bu kavak dikimine ben "Binlerce Kavak Dikimi" adını vermiştim.  Bu kavak çeliklerini Çamlıbel yönüne, enstitüyü diklemesine koruyacak biçimde sıralar açtırarak diktirdim. Diplerinden su geçirdim. Okulun batısı Çamlıbel'e karşı bir ağaçtan duvarla kapandı. Kısa sürede binlerce kavak yeşerdi; tuttu. Bu küçük fidanlar bile bir metre boya yükselince  Çamlıbel'den gelen rüzgarı keser oldu. Kavak dallarına kuşlar yuva yaptı. Pamukpınarda hiç kuş yokken, her yanda kuş sesleri duyuldu. Kavak duvarının arkasına diktiğimiz domatesler kızardı. Sebzeler ürün verdi. Pamukpınar'ın doğası, iklimi değişir oldu" ifadeleriyle  işlevsel bir ağaçlandırma anlayışıyla yaşanabilir hale gelen Pamukpınar yerleşkesini bizlere  aktarır.

                1951 Pamukpınar Köy Enstitüsü çıkışlı emekli ilköğretim müfettişi Cemalettin Dökmetaş anılarında "Son sınıfa geçtim. 15 Mayıs 1951. Bitirme, yazılı ve sözlü imtihanlarımız var. Her gün  bir dersin önce yazılı sonrada sözlü sınavı yapılıyor. Akşam kitap okuma saatinden kaçarak, bavullar odasında idare lambası ışığında gizlice tarih dersine çalıştık. Sabahleyin elma bahçesinde soru-cevap yöntemiyle çalışıyorduk.  Şafak sökerken buluştuk. Sınav salonuna giderken tomurcuklanmış elma çiçeğini  gayri ihtiyari elime almıştım ki merdivenlerde  Tarım Öğretmeni Ömer Yurdagül'ü karşımda buldum. Beni bir hayli hırpalamış olmalı ki kendimi merdivenlerin aşağısında buldum. Kolumdan tutup eğitim şefi Recai Erayrıç'a götürdü. Tarım öğretmeni sertçe "Bu öğretmen olmayacaktır!" Cereyana takılmış gibi vücudum zonkluyordu. Sadece  "Niçin?" diyebildim. Kolumu kaldırarak elimdeki çiçeği gösterip "Çiçek dalında güzeldir, bu ne?" dedi. Hatamı anladım, uzanıp elini öptüm, özür diledim. Sınava da geç kalmıştım. Şartlar ne olursa olsun öğretmen olduğum yerlerde her yıl elli fidan dikmemin sözünü aldı. Sınav salonu başkanı beni öğretmene götürüp, durumu anlatarak kabul ettirdi."  İfadeleriyle  Ömer Yurdugül Öğretmenin doğa duyarlılığını bize aktarır.

                Pamukpınar Aydınlığı kitabını hazırlarken görüştüğüm enstitü çıkışlı ve ilköğretmen okulu çıkışlı tüm öğretmenlerin Ömer Yurdugül Öğretmenin emeğini sevgi ve saygıyla selamladıklarını, ondan öğrendikleri arıcılık, meyvecilik ve sebze ekim dikim bilgilerini köylere nasıl taşıdıklarını öğreniyoruz. 1969-1972 yılları arasında Pamukpınar'da müdürlük yapan  Turgut Ertaş ""Okulda bir gün, odamda otururken diktiği  kavakların kesilmesi nedeniyle Tarım öğretmeni Ömer Yurdagül'ün çok üzüldüğünü ve evinde ağladığını söylediler. Çok üzülmüştüm, hemen yanına gittim. "Hocam bunların yaşı geçmiş yenilerini dikeceğiz merak etmeyin" dedim. Gönlünü almaya çalıştım ve hemen Kavakçılık Enstitüsünden 32 bin yeni kavak fidanı getirttim ve diktirttim Ömer Yurdagül hoca geldi, gördü "gözlerinden öperim" dedi. Ben de çok mutlu olmuştum.  Bu ara okul arazisinden geçen yeni Tokat yolu açılma çalışmaları vardı. Yol üzerinde olan çam fidanlarımızı sökeceklerdi. Orada her gün bir sınıfı nöbet tutturdum, sonra karayollarının makinaları ile fidanlar zarar görmeden yeni bir çam fidanlığı yaptık, adına da "Ömer Yurdugül Fidanlığı" adını verdik."  İfadeleriyle 1942-1970 yılları arasında Pamukpınarla özdeşleşmiş olan  Ömer Yurdugül Öğretmeni anlatır.  Mahmut Çilingir Öğretmen de beraber çalıştıkları Ömer Öğretmeni "Pamukpınar'da  Ömer Yurdugül  ormanımız vardı. Tabii ki Ömer Bey yetiştirdi, geliştirdi. Tarım öğretmeni Ömer Yurdugül doğa hastası bir insandı. İçine kapanık bir insandı, öğretmenler arasında pek olmazdı. Ama onun doğa sevgisini, ağaç sevgisini ve okula kattıkları için çok saygı duyardık."   İfadeleriyle anlatır.

                Ülkemizdeki tarımsal üretimin sekteye uğradığı, desteklenmediği  bir süreç yaşıyoruz. Değişik platformlarda ve yerel yönetimlerde Köy Enstitüleri deneyiminden yararlanarak  terk edilen tarım alanlarında yeni bir üretim bilinci  yaratmaya yönelik "Tarım Lisesi, Tarım Enstitüsü"  gibi okulları tartışıyoruz. Tüm bu tartışmalara kaynaklık yapması için Köy Enstitülerinin  tarım, hayvancılık, kooperatifçilik kazanımlarının çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. 20 Ocak 2020 tarihinde kaybettiğimiz Tema kurucusu Hayrettin Karaca, Ortaklar Köy Enstitüsü, Ortaklar İlköğretmen Okulu tarım öğretmeni öğretmenim Mustafa Atakan'ı ve Pamukpınar Köy Enstitüsünün  efsanevi tarım Öğretmeni Ömer Yurdugül'ü bizlere, öğrencilere, topluma aktardıkları doğa, çevre, üretim duyarlılıkları nedeniyle sonsuz teşekkürlerimizle.  Son söz Ömer Yurdugül Öğretmenimizde. Her gün evden neden erken ayrıldığını, niçin masal anlatmadığını söyleyen torununa  ifade ettiği:  "Beni ağaçlarım, bahçem, bağım, kısaca toprak ve kuşlar bekliyor. Sonra onlar sana güzel, güzel masal anlatacak"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI