"Bütün yaz/Kuyunun başında yedik/Akşam yemeklerini/Cevizler iç tuttu/Bademlerin kabukları kurudu/Ayvalara sindi gün ışığı/Yaz geçti/İçeriye aldık/Masayı sandalyeyi/Karıncalar ortalardan çekildi/Kuyunun taşında arılar yok/Boş kova devrik durur şimdi"
Necati Cumalı'nın beğenerek okuduğumuz "Yaz Geçti" şiiri mevsimsel geçişi ne güzel anlatır. Bu şiirin dizelerini okurken 17 Eylül 1962 tarhinde ilkokula başladığım günü anımsarım hep. Üç numara ile tıraş olmuş bir kafa, siyah bir önlük ve beyaz yakalık, bir iple boyuna geçirilmiş kocaman bir silgi, ceplerde kızarmış elmalarla okul yoluna merhaba dediğim o güzel gün aklıma gelir hep. 4 Ekim 2025 cumartesi günü Cumhuriyet gazetesinin Muğla Büyükşehir Belediyesi ile birlikte düzenlediği 2025 Yunus Nadi Ödül törenine katılmak için Muğla yollarındaydık. Yolda giderken arada güneş doğuyor, arada yağmur serpintileri, tatlı bir serinlik, yol kenarındaki ağaçların sararan yaprakları ile doğadaki değişim çarpıcıydı. Sosyal medyada paylaşılan Şavşat ormanları ile Ankara-Bartın yolundaki renklerin dansının fotoğrafları doğanın bu olağanüstü değişimini bize aktarır. Doğadaki çok renkliliği, muzikteki çok sesliliği dilerim toplumsal yaşamımıza, demokratik kültürümüze taşırız. Sonbahar bize bu mesajı iletiyor.
PAZARLARDAKİ SONBAHAR
Necati Cumalı'nın şiirinde görüldüğü gibi meyveler ve mevsimler arasındaki ilişki çok açık. Yaz aylarından sonbahara mevsimsel geçişi pazarlarda meyve türlerinde de görüyoruz. İlkbahar sonu, haziran başı ile birlikte karpuz ve kavunlar, temmuz, ağustos aylarında pazarlarda pahalı olmasına karşın kiraz, kayısı, üzüm, şeftali, armut, elma karşımıza çıkıyor. Ağustos ayı ile birlikte pazarlarda yine çok pahalı fiyatlarla incirler gözükmeye başlar. Eylül ayı ile birlikte pazarlarda ayva ve narların yer aldığını görürken ekim ayında ise mandalinalar pazarlarda yer almaya başlar. Meyveler geçidi ile mevsimsel değişimi algılarız. 2025 yılında ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle halkımızın büyük çoğunluğunun bu güzel meyvelerle buluşamadığına tanıklık ettik.
OKUL VE SONBAHAR
Eylül, okula merhaba demenin ayıdır. Köydeki evimiz okulun karşısındaydı. Sevgili annem zaman yönetimini okuldaki zil sesleri ve çocukların çıkardığı seslere göre yapardı. Köy Enstitülü okul müdürü babam da sabah çok erken saatlerde okulda olurdu. Onun tüm yaşamı okul ve öğrencileriydi. Çocukluğumuz okul, öğretmen, eğitim çemberinde şekillendi. Okul, akıl ve bilimle buluşmanın, günaydın demenin, parmak kaldırarak soru sormanın, merak ettiklerinizin yanıtlarının arandığı yerdir. Yazılarımda hep belirtirim; okul ve cami işlevleri farklı iki kurumdur. Cami ibadet alanıdır. Orada soru sorulmaz, yanıt aranmaz. Okul ise doğuştan getirdiğimiz yetilerin ortaya çıkarıldığı, özgürleşme ve toplumsallaşma süreçlerinin yaşandığı, müzikle, resimle, halk oyunlarıyla buluştuğumuz aydınlanma merkezleridir. 2025 yılında eğitimi dinselleştirmek adına bu işlevlerin karıştırıldığı bir Türkiye gerçeğini yaşıyoruz.
Okulların açıldığı hafta Özdere'deydik. Yazlığımız ilk ve orta okula çok yakın. Çocukların sesi kuş cıvıltısı gibi gelir bana. Onların koşturmalarını, heyecanlarını hep sevgiyle izlerim. Teneffüs aralarında çalınan müzik, velilerin okul kapısındaki bekleyişleri ile başlayan büyük devinim... Ülkedeki ekonomik krizin, okul döneminde velilere nasıl yükler getirdiğini yakın çevremizden görebiliyoruz. Özdere'de sevgili çocukların bir kısmının öğle aralığında marketlerde, pidecilerde, tostçularda yemek gereksinmeslerini karşılarken bir kısmının okul bahçesinin bir köşesinde ailesinin olanakları ölçüsünde evden getirebildikleriyle sorunu çözdüklerini görüyoruz. Eğitim bir insanlık hakkıdır. Eğitimi piyasalaştırmak adına ülkedeki özel okulların çok hızlı bir şekilde artması eğitim hakkının örselenmesine neden olmaktadır. Dilerim ülkeyi yönetenler bir an önce tüm okullarda öğrencilere bir öğün yemek ve sağlıklı su vermeyi iş edinirler. Anayasada yazıldığı gibi sosyal devlet isek bunu başarmalıyız.
ŞAİRLERİN DİZELERİNDEKİ SONBAHAR
Okulların açıldığı eylül ayı ile birlikte sosyal medyada sonbahar şiirleri yaygın bir şekilde paylaşıldı. Mevsimlerdeki değişim sosyal medyada adeta şairler geçidine döndü. Özdemir Asaf: "En sevdiğim mevsime geldik/yapraklar sararacak/Gök gürültülü yağmurlar yağacak/Sonbahar, hüzündür/Hüzün ise ben demektir" dizeleriyle sonbaharı selamlar. Refik Durbaş ise: "Güneşin dört rengi/ Çam yeşili, gök mavisi/ hüzün sarısı/Dördüncüsü ise "yaz bitti" rengi." dizeleriyle renkler ve sonbahar ilişkisini şiirine taşır. Hüznü adeta sonbaharın melodisi olarak tanımlar. Adnan Yücel de: "Varsın eylül vurmuş olsun bahçeleri/Bağlar bozulmuş olsun/Yine hiç durmadan sevinçleri topla sen/Geçtiğin yerlerdeki çocuk gülüşlerinden/Her yolculuğa bir türkü yakan/Irmak boylarında konakla geceleri/Kuş seslerine dökülen/Yıldızlarla çoğalsın düşlerin/Seninle başlasın her yerde/Ve her zaman günün ilk zafer şenlikleri/Sen yolculuklara yeniden başla" bu dizelerle eylül ile doğada başlayan değişime rağmen yaşam sevinci ve mücadele azminin kararlığını şiirine taşır. Ataol Behramoğlu ise dizelerinde eylül ayı ile birlikte yeniden başlamak duygusunu öne çıkarır:"Her zaman yeniden başlamak duygusu/Doğuyor içimde/Her uyanışımda/Düşmanlarımı bağışlıyorum/Daha çok seviyorum dostlarımı/Her uyanışımda/Eylül sabahının serinliğini/Yaprakların serinliğini/Yüreğime dolduruyorum..." Turgut Uyar ise eylül sonunu "Eylül toparlandı gitti işte/Ekim filan da gider bu gidişle" dizeleriyle mevsimsel değişimin dinamiğine işaret eder. Şairler geçidine Cahit Külebi sıcacık bir şiirle katılarak: "Sonbahar geliyor serçe/Yuvanı ne yapacaksın/Ayva çiçek açmadan önce/Meyvelerin içi geçecek/Rüzgâr başka çeşit esecek/Yağmurlarla ıslanacaksın/Halbuki ne kadar sıcaksın!" dizeleriyle serçe üzerinden sonbahardaki iklimsel değişimlere vurgu yapar. Finali Cemal Süreya ile yapalım: "Sonbahar sanattır/Diğerleri mevsim." Cemal Süreya sonbaharda doğada yaşanan renk cümbüşünü bir ressamın bakışıyla dizelerine taşırken bir başka şiirinde:"Dedim ya. Eylül'dü/Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin" dizeleriyle eylül ayı ile kendi yaşamındaki savruluşunu dile getirir.
Sonbahar, okul mevsimi, doğadaki tüm renklerin buluşma mevsimi, şairlerin en güzel şiirlerini ürettiği güzellikler dönemi. Dilerim ülkemizde tüm renklerin kendilerini ifade ettiği, kimsenin ötekileştirilmediği, özlediğimiz demokratik hukuk devleti yolculuğunda yeni bir dönem olur. Ne dersiniz?