"EKMEK BULAMIYORLARSA, PASTA YESİNLER EFENDİM!.."
Fransa'da 1774 yılında 'Taç Giyme Töreni' vardı... Babasının yerine tahta geçecek olan "Kral XVI. Loui" ve saraydaki kalburüstü yönetici kesimi, halkın feryatlarıyla sarsıldılar!.. Sarayın kapılarına dayanan aç halk, ünleri çıktıkça bağırıyorlardı; "Ekmek isteriz Kralımız!.. Açız!.. Ekmek isterizzz!.."
Kral olma heyecanıyla yanıp tutuşan şehzade 16'ncı Loui, seslerden rahatsız olup, adamlarına seslendi: "Ne istiyor bunlar, gidin de sorun!.." diye emretti... Saray kapısından geri dönen adamları; "Ekmekleri yokmuş, aç kalmışlar, sizden ekmek istiyorlar efendimiz!" demişler... Bu işe canı sıkılan yeni Kral çok kızmış; "Şimdi bunun sırası mı yani, gidin söyleyin onlara, ekmek bulamıyorlarsa 'pasta' yesinler efendim, bu istekleri benim taç töreninden daha mı önemli yahu!?" demiş, bu sözleri tarihe geçmişti...
Biliyorsunuz, geçenlerde bütün yurtta yapılması gereken 'Tasarruf Tedbirleri' açıklanmıştı... Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile TBMM bu tasarrufun dışında tutulmuş, birkaç gün sonra da 'Saraya 800 Milyon TL' tutarında yeni bir ek bütçe verilmişti...
1974 yılını hatırlayınız dünya enerji darboğazına girmişti!.. Başta İngiltere olmak üzere, en zengin ülkeler bile 'petrol-enerji tasarrufuna' başlamıştı... Başbakan merhum Bülent Ecevit Londra'ya gitmiş, İngiliz Başbakanı ile görüşüyor, buz gibi odada soğuktan titreyerek konuşmalarını sürdürüyorlardı!.. Bu enerji tasarrufuna öncelikle Başbakanları uymuş, Ecevit de bu yaşadıklarını örnek göstererek basına duyurmuştu!.. İşin özü şuydu: "Eğer bir ülkede herhangi bir konuda tasarrufa gidilecekse, buna en başta ülkeyi yönetenler uymalıdır!.."
"Adalet" ve "Tasarruf" denilince tarihi büyüklerimizden ilk akla geleni, ikinci Halifemiz olan Hz. Ömer'dir... 616 yılında Müslüman olup, sevgili Peygamberimizin yanından hiç ayrılmayan Hz. Ömer; 634 yılında ikinci Halifemiz olup, özellikle defalarca Bizanslıları yenerek, Müslümanlığın dünyaya yayılmasına en büyük katkıyı sağlamıştı... Mısır, Irak, Suriye gibi yerleri fethettiğinde, her türlü inancı serbest bırakıp, hiç bir insana baskı ve şiddet yoluyla inancını değiştirme, Müslüman yapma çabasına girmemişti... Devlet görevine atadığı herkesin, özellikle Valilerin mal beyanını alır, görev sonunda bu miktarın artıp artmadığını sürekli denetler, hırsızlık ve rüşvet suçlarına bulaşanlara en ağır cezaları verirdi!.. Akşam devlet görevi bittiğinde, devletin kandilini hemen söndürür, kalem-kâğıtlarını kaldırır, kendi özel işleri için evinden getirdiği malzemeleri kullanırdı... Ama ne yazık ki, hep iyi davrandığı bir Hıristiyan köle olan 'Nihavend' adlı kölesi tarafından, 644 yılında bir sabah namazı kıldığı sırada öldürüldü...
Şu yokluk zamanda bile bizleri tasarruf yapmaya çağıran büyüklerimize tavsiyemiz odur ki; eğer unuttularsa, Hz. Ömer büyüğümüzün hayatını, yaptıklarını, lütfen ne olur bir kere daha okusunlar!.. Günümüzde iletişim araçları çok geliştiği için, herkesin neler yaptığını, artık herkes anında öğreniyor ve biliyor!.. Sözde başka, özde başka uygulamalar, inanın kimsenin gözünden-kulağından kaçmıyor artık!.. Eğer bu ülkede tasarruf yapılacaksa, herkes yapmalı, herkes buna uymalı ki, buyruklar da eksiksiz yerine getirilebilsin!..
Bugün de bir Yunus Emre şiiriyle size veda edelim bari:
"Bir kez gönül yıktın ise/ Kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil!..// Bir gönül yaptın ise/ Er eteğin tuttun ise/ Bir kez hayır ettin ise/ Birine bin, az değil!..//Er odur, alçak dura/ Ayık odur, yola vara/ Göz odur ki, Hakkı göre/ Gündüz gören göz değil!..// Yunus Emre'm sözün satar/ Söze bal-u yağı katar/ Altmış bin sarrafa satar/ Yükü gevherdir, koz değil!.." Sakin KOŞAR...