ENFLASYON, ŞUBAT AYINDA DA DÜŞMÜŞ ELHAMDÜLİLLAH!..

 

Hepinizin zati babalarınız kadar güvendiği "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)" 03 Şubat 2023 Cuma günü saat 10.00'da açıkladı: "Şubat ayı enflasyonu % 3,15, yıllık enflasyon da % 55,18" dedi. Ancak, art niyetli (!) ENAG ise, yine benim haberim olmadan, yine el altından yıllık enflasyonu '% 126,91' olarak açıklamış. Bunları duyunca, benim yine 'gazetecilik damarım' kabardı, hemen semt pazarına gidip, bir hafta önce kilosu 20 TL olan 'Çeri Domatesi' ile tanesi 5 TL olan 'Maydanozun' fiyatlarını sordum?

Benim ne halt etmeye çalıştığımı anlayan bizim manav Mehmet; "Hayrola Hocam, yine fiyat araştırması yapmaya mı geldin? Çeri domates 30 TL, maydanoz da 8 TL oldu, başka soracağın var mı?" dedi, ben moralim bozularak, suratımı ekşiterek, başka fiyatlara da maydanoz olmadan oradan ayrıldım!.. Kafamda ise hep şu sorular dolaşıp duruyordu: "Bu TÜİK elemanları enflasyon hesabını yaparken nerelere gidiyorlar, kimlerden fiyat alıyorlar!? Yoksa ayda bir kere, tam enflasyon hesabı yaparken gizlice yurt dışına tüyüp, enflasyonu çok düşük ülke pazarlarına gidip de, bu sonuçları oralarda mı buluyorlar!?" diye sormaktan kendimi alamıyordum!..

Eğer TÜİK doğru söylüyorsa ne güzel, üç ayda % 87'lerden % 55'lere gelivermişiz, bu düşüş tabii ki ülkemiz ve insanlarımız için hayatî önem taşıyor da; daha geçen ay zamlı maaşlarımızı aldık, pek de sevinmiştik, ama daha ayın yarısına gelmeden benim cebimde yine beş kuruş kalmadı!.. Hem zamlı maaş alayım, hem de enflasyon tepetaklak düşmüşken, neden hâlâ benim cebimde beş kuruş kalmadığı gibi, kredi kartı borcumuz neden katlanarak artıyor!? Bu işte bir terslik yok mu dostlar!? Burada ortaya üç ihtimal çıkıyor: Ya benim cebimden paramı yürüten bir el var, ya cep-cepken delik, ya da TÜİK yalan söylüyor!.. Bunun başka izahı olabilir mi kardeşim!?

Bu açıklama üzerine iktidar büyüklerimiz çok sevinçli ve umut verici lâflar ederlerken, art niyetli muhalefet ve ekonomi uzmanları hep olumsuz şeyler söylüyorlardı!.. Hani sizleri bilemem ama, bendeniz "iki arada, bir derede kalmış e-şaşkın birine döndüm" desem yeridir arkadaşlar!..

Öyle günler yaşıyoruz, ülke büyüklerimizden öyle hesaplar ve örnekler görüyoruz ki; artık okullarımızda bize öğrettikleri matematik, rakamsal ve bilimsel gerçeklerin hepsini unutmaya başladım!.. 2x2'nin 4 değil de, artık bizden istenen duruma göre "3 veya 6" ettiğine inanmaya başladım!.. Bu gidişat, size göre de hayra yorulabilecek bir durum mudur Allah aşkına!? Ne oldu bize, neden bu hallere düştük-düşürüldük bizler!?

Yunanistan'da olanları duydunuz mu? Atina'dan Selanik'e giden ve içinde 360 yolcu bulunan tren, Tempi'de bir yük treni ile çarpışmış; sonuçta 36 kişi ölmüş, 85 kişi de yaralanmış, bu olay üzerine Ulaştırma Bakanı Karamanlis hemen istifa etmiş, iyi mi? Bu Yunanlılarda hiç akıl yok yahu!.. Sen o Bakanlığa gelene kadar kaç yıl uğraştın, didindin, bir tren kazasında 36 kişi öldü diye hemen o güzelim koltuk bırakılır mı? Bizimkilere bir baksanıza, 50 Bin kişi depremde öldü, çadır satanlar bile istifa etmediler, işte farkımız bu!..

Neyse, bugün de çok boş lâflar ederek sayfayı doldurduk. Cahit Sıtkı Tarancı'nın Mart 1941'de yazdığı 'Elveda' şiiriyle yazımızı bitirelim bari: "Elveda, alışılmış güzel günler elveda/ Sakin bahçenize bizden selâm söyleyiniz/ Kara bitti demektir; başlıyor bahtımızda/ Her dalgası bir ölüm tehdidi olan deniz/ Lâkin öyle sis ki her taraf, seçmek ne mümkün/ Yakın mı, yahut uzak mı öleceğimiz gün!?"                           

YAZARIN DİĞER YAZILARI