KAYSERİLİ SEDA FIRIN "KEKELE TV"Yİ KURDU, İYİ Mİ !?


Kendisinin 'Kekeme' olduğunu daha İlkokulun ilk gününde, akranlarının kendisiyle dalga geçmesiyle fark eden küçük Seda Fırın, o güne kadar annesi, ablası ve anneannesinin de 'Kekeme' olması nedeniyle, bir kusur, alay edilecek bir konu olduğunu bilmiyordu!..

İlkokula ilk başladığı gün, öğretmeninin çıkıp da bütün sınıf velileri önünde; "Herkes adını ve soyadını söylesin, sınıf olarak da herkes bu ismi tekrar edecek!" demesiyle, sıra küçük Seda Fırın'a gelince, doğuştan kekeme olan bu minik kız öğrenci, her zamanki gibi adını söylerken; "Aa adım, Ssseda Fffırın!.." deyiverdim. Öğretmenim de; "Tekrar edelim çocuklar!" deyince, bütün sınıf gülerek; "Aa adım, Ssseda Fffırın!" diye tekrar edip, müthiş bir kahkaha ile güldüler. Öğretmenim hemen anneme dönüp; "Hanımefendi, sizin çocukta 'Kekemelik' var, bu özel bir eğitim ister" dedi. İşte şimdi bu "Kekele TV"yi kuran o küçük Seda, bu olayı anlatırken; "Benim Kekeme olduğum işte tam da o zaman tescillenmiş oldu" diyordu.

'Kekemelik' bir hastalık değil,  bir konuşma bozukluğudur, tedavi edilemez bir eksiklik değildir!.. Genellikle çocukların 2 ile 6 yaşları arasında sıkça görülür, yaş ilerledikçe çoğu düzelir, bazıları da çeşitli tedavi yöntemleriyle bertaraf edilebilir. Her çabaya rağmen, bazıları da kalıcı olabilir. Bu konuşma bozukluğu, kızlara göre erkek çocuklarda 4 kat daha fazla görülür.

Evet, daha ilkokulda iken bu konuşma bozukluğu olan küçük Seda Fidan, bu durumdan dersler çıkararak, ileride mutlaka bir TV-Radyo Spikeri olmayı kafasına koyar!.. Liseyi bitirdikten sonra, ilk olarak 'Niğde Üniversitesi 2 Yıllık İletişim Bölümü'ne girer. Mezun olduktan sonra kısa röportajlar yapar, kısa metrajlı filmler çekip, bunları satarak geçimini temin eder. Bazı işlere girer, 'Kekeme olduğu' gerekçesiyle bu işlerden kovulur!..

Seda Fırın bu olaylardan sonra 4 Yıllık Gümüşhane Üniversitesi Medya Bölümü'ne sınavla girer. Orada da bazı arkadaşları; "Senin gibi bir Kekemenin bu İletişim Fakültesi'nde ne işi olabilir?" diye tepki gösterirler, bu tepkiler onu daha da kamçılar!.. 'Kekele TV'yi kurması bu olaylar yüzündendir!.. 2019'da kurduğu bu TV, halen başarıyla devam etmektedir!..

Bu bir inat, bir başarı öyküsüdür de, zati insanoğlunda doğuştan var olan bir tutku, bir özlem, bir zoru başarma inadı vardır!.. Örneğin: Boyu çok kısa olanların hemen hepsinde bir 'Basket Oyuncusu' olma hevesi mevcuttur!.. Gözleri görmeyenlerin hepsinde bir sineme-tiyatro-TV izleme özlemi vardır!.. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan herkes, illâ '100 Metre Engelli Koşu Şampiyonu' olmak ister!.. Her fakirin hayali, bir gün zengin olmaktır!.. Kumarbaz ruhlu olan herkes, bir gün mutlaka en büyük ikramiyeyi kazanacağını hayal eder!.. Her 'kekeme' de bir gün ünlü bir spiker gibi akıcı koşacağının ümidiyle yaşar!..

Hiç unutmam; 1986 yılında "Bozüyük Köyü 1. Gençlik Gecesi" düzenlediğimizde, tam 54 gencimizle, senaryolarını hep benim yazdığım tam 12 'Skeç' sahneye koymuştuk!.. Sağolsun Muğla Valimiz, Yatağan Kaymakamımız, Daire Amirlerimiz, İş Adamlarımız, Siyasilerimiz ve Öğrenci Velilerimiz okulumuz bahçesini doldurdular ve gecenin 02.00'sine kadar, bir kişi bile ayrılmadan bu gösterilerimizi ilgiyle izlediler!.. Bu skeçler arasında köy gencimiz Mehmet Kızıldere'nin oynadığı; 'İş Arayan Kekeme' skeci vardı. Mehmet kardeşimizin o taksit taksit kekeme taklidi konuşmaları, tekleyerek yaptığı el-kol hareketi ile yüz mimikleri, herkesi gülmekten yerlere yatırmıştı!.. İddia ile söylüyorum ki; Mustafa Gök, Mehmet Kızıldere, Okan Beçin, Mustafa Uslu, Hüseyin Güneş, Arif Bahçıvan, Süleyman Soylu, Mehmet Yüksel, Asım Demirel, Berkant Güneş. gibi gençlerimiz, ünlü tiyatro sanatçılarına taş çıkartacak düzeyde rollerini başarıyla yapmışlar, Bozüyük Köyü Ortaokul Binamızın o gecedeki yardımlarla yapılmasını sağlamışlardı!..

Demem şu ki; hiç kimse kendini küçümsememeli, dalgasını geçenlere aldırmamalı, doğru bildiği yolda, kendi koyduğu hedeflere korkusuzca yürümeli, Kayserili Seda Fırın ve bizim Bozüyük Köyü gençlerimiz gibi daima hedeflerine yürümelidirler!..                  Sakin KOŞAR.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI