Kimi çalışanlar, meslek sahipleri ve bilim insanları, emekli olduktan sonra yıllardır yaptıkları çalışmaları yeterli bulurlar, bir köşeye çekilip, dinlenmeye çalışırlar... Kimileri, çalışma yıllarında yapamadıkları, hobi haline gelen bazı işlerle uğraşmaya başlarlar... Kimileri lokallere ve kahvehanelere taşınır, evlerine sadece yatmaya giderler, son yıllarını oyun oynayarak geçirirler... Kimisi hiçbir şeye elini sürmeden, sadece ölümlerini beklerler ki, ben bunlara 'Bahar Otları' der dururum...
Prof. Dr. Kemal Kocabaş kardeşim; 1956 yılında Kavaklıdere İlçemizde, 'Köy Enstitüsü' mezunu öğretmen bir babanın ikinci oğlu olarak doğdu... Ağabeyi Prof. Dr. Ali Kocabaş da 1952 doğumlu olup, Isparta-Gönen İlköğretmen Okulu'ndan sınıf arkadaşımdır... Bu okulun sınavını 'Birincilikle' kazanıp, 5. Sınıftan sonra üniversiteye başladı ve şu anda "Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı" olarak Adana'da görev yapıyor...
Ali Kocabaş ile ben, Isparta-Gönen Köy Enstitüsü'nden kalma; Kemal Kocabaş ise Aydın-Ortaklar Köy Enstitüsü'nden kalma Öğretmen Okullarından mezun olduk... Bizlerin Köy Enstitüleri'ne kayıtsız kalmamız, unutmamız, bunların yeni eğitim versiyonlarının yeniden açılmasına gayret etmemizden daha doğal bir şey olamaz!.. Ülkemizin yeniden kalkınması, yeni devrimler yapması, yeni çağa uygun Köy Enstitüleri'nin açılması, adam gibi destek verilmesiyle mümkündür!.. Kurtarıcımız ve Kurucumuz Atatürk, çok büyük hevesler ve umutlarla bu okulların açılmasına imkân sağlamıştı... Kendisinden sonra yönetime geleceklere de, çok önemli bir vasiyeti vardı!.. Neydi bu önemli vasiyet; "Tüm ülkede, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 'TOPRAK REFORMU" nun mutlaka yapılması, bu ülkeyi yıllardır geri bıraktıran 'Ağalık Sistemine' son verilmesini istemişti!..
Ancak, kendisinden sonra gelenler bunu bir türlü başaramadılar!.. Tabii ki, 1939-1945 yılları arasında yaşanan, milyonlarca insanın ölümüne, birçok devletin sonunun gelmesine sebep olan 'İkinci Dünya Savaşı' bu çabalara engel teşkil etti... Savaş süresince, tam köylerde üretim yapacak erkeklerin tamamına yakını 'Askere Çağırıldı' adına 'İhtiyat Askeri' denilen bu genç erkekler, savaş boyunca cephelerde düşman saldırısı olmasın diye bekletildi... Üretim düşünce bütçe açık verdi, kıtlıklar yaşandı, 'ekmek-gazyağı-tuz-margarin-sigara' gibi ihtiyaçlar 'Karneyle' dağıtılır oldu... Bu da CHP'nin İnönü yönetimini zor durumda bıraktı... Savaştan sonra demokrasiye geçilince, bütün bu sıkıntılar, Demokrat Parti (DP)'nin tek başına iktidara gelmesini sağladı... Tevfik İleri denilen geri kafalı Milli Eğitim Bakanı, 1954 yılında bu devrimci Köy Enstitülerini temelli kapattı, Atatürk Devrimleri bir kenara itilip, ülkenin kalkınmasına en büyük darbeyi vurdular!..
İşte bu Köy Enstitüleri'nin yeniden hayat bulması için, 2001 yılında İzmir'de "Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) kuruldu, Prof. Dr. Kemal Kocabaş kardeşim bu derneğin Genel Başkanlığını 2021 yılına kadar yaptı, ülkenin gitmedik İl-İlçesini bırakmadı, benim hatırlayabildiğim; '30'un Üzerinde' de kitaplar yazdı, her yere gönderdi... Ayrıca Kocabaş; "Dokuz Eylül Üniversitesi İsmail Hakkı Tonguç Araştırma ve Uygulama Merkezi (KETAM)" Müdürlüğüne atanmış, bu görevini de 2022 yılına kadar başarıyla sürdürmüştür!..
Eylül ayı başında beni telefonla aradı, yeni kitabını alıp-almadığımı sordu, bir gün sonra da kitap önümdeydi, adı da: "Cumhuriyet ve Köy Enstitüleri İmecesinin Aydınlık Yüzleri" idi... 336 sayfadan oluşan kitabı bir solukta okudum... Bol resimli, Köy Enstitülerine katkı veren şair, yazar, gazeteci, sanatçı, siyasetçi, müzisyen, bilim insanı. Öğretmen, yönetici... Hemen herkese bu kitapta yer vermiş, yaptıkları hizmetleri anlatmış, aldıkları ödülleri resmetmiş...
Evet, İsmet İnönü'den Erdal İnönü'ye; Oktay Akbal'ından Uğur Mumcu'suna; Muzaffer İlhan Erdost'tan Prof. Dr. Korkut Boratav'a; Hasan Âli Yücel'den, Talip Apaydın'dan İsmail Hakkı Tonguç'a, Dursun Akçay'dan Yakup Kepenek'e, Bahattin Uyar'a kadar herkesi anlatmış... Bu kitabı mutlaka alınız ve okuyunuz... Eline, yüreğine, beynine sağlık kardeşim Kemal Kocabaş, yeni kitaplarını her zaman bekliyor olacağız!.. Sakin KOŞAR...