Cumhuriyet Gazetesi'nin Cumhuriyet Pazar ekinin 2.sayfasında "Dairesel Flora" köşesinde Ayça Ceylan iklim değişikliğinin 10 yıllık hesabını almış.
Brezilya'nın Amazon bölgesindeki Belem kentinde 6 Kasım'da başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nın (COP) 30'uncusu, 21 Kasım'a kadar sürecek. 1995'te Berlin'de başlayan COP, dünya ülkelerinin iklim değişikliğine karşı ortak adımlarını tartıştığı ve yönlendirdiği en önemli platform olma özelliği taşıyor.
Bu yılın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı zirvesi, Paris Antlaşması'nın 10.yılına denk gelmesi nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. 2025'te imzalanan Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlama hedefiyle yola çıkmıştı ancak aradan geçen 10 yılda dünya, bu hedefe ulaşmak bir yana, hâlâ 2,7 derecelik bir ısı seviyesine doğru ilerliyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre küresel emisyonlar 2024'te tarihin en yüksek seviyesine çıktı. Bu da COP 30'un yalnızca yeni taahhütlerinin değil, uygulanabilir ve adil çözümlerin konuşulacağı bir dönem noktası olmasını zorunlu kılıyor.
COP toplantıları her yıl başka bir ülkenin ev sahipliğinde düzenleniyor. Bu yıl Belem zirvesi, Amazon ormanlarının kalbinde yapılıyor. Yani dünyanın "akciğerleri" olarak kabul edilen bu bölge, artık hem sembolik hem ekolojik açıdan gezegenin geleceği ile doğrudan ilişkili. Bu nedenle yerli halkların, bilim insanlarının ve iklim aktivistlerinin sesi bu zirvede her zamankinden daha güçlü çıkacak. Brezilya hükümeti, zirveyi "yeşil dönüşümün adil ve kapsayıcı biçimde hızlanacağı bir çağın başlangıcı " olarak tanımlıyor. Bu yıl zirveye hem sivil toplum üyesi hem de müzakereci olarak 3 binden fazla yerli delegenin katılması bekleniyor. Karşılaştırmak gerekirse, geçen yıl Azerbaycan'daki COP29'a yalnızca 170 yerli temsilci katılmıştı. Bu artış, Amazon'un merkezinde yapılan bir zirvenin sembolik değil, temsili güç kazandığını da gösteriyor.
COP30'un açılışında konuşan BM İklim Değişikliği Yürütme Sekreteri Simon Stiel "İklim felaketleri GSYIH'yi çift haneli rakamlara indirirken aranızdaki hiçbir ülke bunu karşılayamaz. " demiştir. Stiel " Mega kuraklıklar ulusal hasadı mahvederken ve gıda fiyatları fırlarken sendelemek ekonomik ve politik olarak hiçbir anlam ifade etmiyor. Kıtlıklar baş gösterirken ve milyonlarca insanı yurtlarından kaçmaya zorlarken çekişmek. Çalışmalar yayılırken bu asla unutulmayacak. " dedi.
Kanıtlanmış çözümler ortada iken yıkımın sürmesi affedilemez.
Stiel, COP30'un temel önceliklerini şöyle sıralamıştır.
- Fosil yakıtlardan adil ve düzenli bir geçişin sağlanması
- Yenilenebilir enerji kapasitesinin 3 katına çıkarılması ve enerji verimliliğinin iki katına
- Gelişmekte olan ülkelerde iklim eylemi için yıllık 1,3 trilyon dolar seferber edilmesi
- Küresel bir uyum göstergeleri çerçevenin onaylanması
- Adil geçiş ve teknoloji uygulama programlarının ilerletilmesi
Belen zirvesi aynı zamanda bir hatırlama alanı. Paris Anlaşması'nın umut dolu ruhunu, Amazon'un nefesini ve dünyanın geleceğini yeniden bir araya getirme çabası. İklim krizinin etkilerini artık yalnızca kutuplarda değil Akdeniz'in yangınlarında Anadolu'nun kuruyan göllerinde, kentlerimizin nefes almakta zorlandığı yaz günlerinde hissediyoruz, COP 30, bu ortak hikâyeyi yeniden yazmak için fırsat. Doğayla rekabet yerine onunla yeniden uyumla yaşamayı öğrenmek.
Amerika Birleşik Devletleri, muhtemel en fazla kirleten olduğu halde zirveye katılmayacaklarını açıklamış, Beyaz Saray.