SMYRNA'NIN GÖZYAŞLARI

TURGAY  MUTLU                                                                                                              MUTLU  KÖŞE

                          SMYRNA'NIN    GÖZYAŞLARI

             Bu kitap, İzmir'in Yunanlılarca işgali döneminde geçen Rum kızı Smyrna ile Çakır Osman'ın, Seher ile Tilki Mahmut'un aşk hikâyesini anlatıyor. Kitabı Bodrum- Oasis- İmge Kitabevinden sırf başlığında İzmir geçtiği için satın aldım. İyi ki almışım. Kitabın yazarı Gülseren Engin'in daha önce hiçbir eserini okumamıştım. Remzi Kitabevi tarafından basımı yapılan bu güzel romanı mutlaka okuyunuz ve bir dönemin direnişini, başarısını görün derim. Yaşanılan bunca acı, eziyet, zulüm, üzüntü, sıkıntı ve sonraki mutlu sonu okuyunca eminim kendinizden de bir parça bulacaksınız.

            Gülseren Engin, 'Smyrna'nın Gözyaşları' adlı eserinde, bildiğimiz ama ne olduğunu anlayabilsek de hissedemediğimiz Kurtuluş Mücadelesi günlerini, antlaşmalarındaki bu maddelerin neleri kapsadığını canlandırarak, gösteriyor. Yazar, eserinde 'İzmir, bir güzel kadın gibi' betimlemesiyle de romanına renk katan yazılarla kurgu yaparak, akıcı bir dille okumamızı sağlıyor. Romanı keyifle, zevkle okudum. Yazar, hikâyede, roman kahramanın olarak Smyrna adlı çok güzel bir Rum kızını öne çıkarmış ve onun üzerinden eseri kurgulamış. Canlandırma gerçekten harika.

            Okul yıllarımızda neredeyse ezberlediğimiz, zihnimize kazıdığımız bazı tarihsel bilgilerde var, romanda. O dönemdeki tarihsel süreçte kadın dayanışmasını da görüyoruz kitapta. Hikâye içinde Milli Mücadele'nin simgesi Yörük Ali Efe ve Gazeteci Hasan Tahsin'den de örnekler var. Roman, bir köyde Deli Maria olarak anılan, Yunan olmasına rağmen, onca zamandır barış içinde iç içe yaşayan Rum ve Türk halkları arasındaki uyumlu birlikteliğin köye gelen bir rahibin ilk kıvılcımını attığı megalo idea saçmalığı nedeniyle bozulduğunu anlatıyor. Maria'dan savaşların nasıl başladığını dinleyerek dağlara çıkan oğullarını nasıl kaybettiğini okurken de savaşın halklar arasında değil devletler ve siyasetçiler arasında olduğunu anlıyoruz. Günümüze de nasıl uyuyor değil mi?

           Yunan ordusunun Ege'nin içlerine doğru saldırısı ve işgali, halka yapılan eziyetler, yakıp yıkmalar, kadınlara tecavüzler, çocuk, genç, yaşlı demeden yapılan toplu katliamlar, bir yandan da Ege dağlarında yanan çoban ateşleri, kahraman efeler, zeybekler, gönüllüler ve birkaç subayla Kuvay-i Milli'nin kuruluşu, güçlü ve donanımlı Yunan ordusuna direnen bir avuç kahramanın hikâyesini anlatmış yazarımız. Tarihi roman türü kitap okumayı sevenlere öneririm. İyi okumalar efendim.

            

YAZARIN DİĞER YAZILARI