CANI YANAN EŞEK
Ailemizin sahip olduğu emlâkle ilgili, bizi büyük haksızlığa uğratan hukuksal bir sorunumuz vardı. Konuyu çok iyi incelemiştim. Avukatımıza yardımcı olması için; can alıcı noktalarıyla, ayrıntılı şekilde anlatan bir yazı kaleme aldım.
Avukatımız, yazıyı dikkatle okuduktan sonra başını kaldırdı biraz hayret biraz da sorgular biçimde: "Kim yazdı bu yazıyı?" sorusunu yöneltti. Dedim ki:
"Ne sandınız? Canı yanan eşek atı geçermiş!" zeki bir kadındı. Ne demek istediğimi hemen anlamıştı. Kahkahayla gülmeye başladı:
"Vallahi Hocam bu sözü ilk defa duyuyorum ama söylemek istediğinizi çok iyi anladım," derken diğer yandan sekreterine:
"Kızım, hocamın bu sözünü masa takvimine kaydet!" diye direktif veriyordu.
KIZIM VE KIZI...
O gün, Dünya Kız Çocukları Günü'ydü... Facebook ta görüşlerimi aşağıdaki biçimde özetledim:
Kızlarımız en iyi okullarda okusun, mutlaka bir mesleği olsun, kariyer yapsın, ekonomik özgürlükleri olsun... Bütün çabamız bunları gerçekleştirmek için oldu ve olacak...
Kızım iyi bir eğitim aldı saygın bir meslek sahibi oldu... Onlar da kızları için aynı çabayı harcadılar. Bu yıl Londra'da mimarlık eğitimini bitirdi ve orada işe girdi...
Hayatım boyunca hep erkek çocuklarının okumasa da bir şekilde geçimini sağlayabileceğini,
Kız çocuklarının kesinkes bir meslek sahibi olarak ekonomik özgürlük elde edip eşinin eline bakmaması gerektiğini savundum...
YAŞAYARAK ÖĞRENEN BİR KİŞİ OLARAK DİYORUM Kİ...
Yaşamın üç önemli dönemi var:
1. Çocukluk ve gençlik... Yalnız kendinizden sorumlu olduğunuz dönem...
2. Orta Yaş... Eşlerin birbirinden, çocuklarından...varsa torunlardan... ve yaşlanan ebeveynlerinden sorumlu olma dönemi...
3. İleri yaşlar...Ebeveynler artık hayatta olmadığı için; eşlerin yalnız birbirinden sorumlu olması ile, çocuklarının, torunlarının yardımları ve desteğiyle yaşama çabası dönemi...
SAYIN PROF. AZİZ SANCAR,
Saygıdeğer bilim adamı, Amerika'da yaşamana karşın, yurdunu ve bu ülkenin kurucusunu, Atamızı unutmadın... "Cumhuriyetin kurucusu Atatürk ve arkadaşlarına her zaman şükran borcumuz olacaktır. Katıksız bir Atatürkçüyüm. Atatürk benim için Cumhuriyet demektir, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Atatürk benim için bilim demektir. Atatürk, her dine ve inanışa saygı demektir. Atatürk benim için kesinlikle din ile bilim, askerlik, devlet yönetimi işlerini birbirinden ayrı tutmak demektir. Atatürk benim için şüphesiz ve öncelikle kadın- erkek eşitliğidir... Ve eğitim hakkıdır, herkese fırsat eşitliği sağlanması gereğinin adıdır. Bunları gerçekleştirdiğimiz ölçüde Türkiye ve Türk dünyası yükselecek, insanlarımız mutlu olacak, adil bir sistem içinde yaşamış olacağız." Atamız hakkında söylediğin bu sözlerle bir kez daha hepimizin hayranlığını kazandın. Bilimsel başarın, aldığın Nobel Ödülü kadar, yurtseverliğinle de gönüllerimizi fethettin...Bütün alkışlar sana...
Ülkemizi, hepimizi onurlandırdın... Seninle gurur duyduk... Fotoğraflarına bakarak, yaptıklarını okuyarak ders alacak, geleceğine yön verecek pek çok genç, pek çok insan var bu ülkede...
AÇ-SEFİL MİLYONLAR.
"Bir ülke gücünü; nüfusunun kalabalıklığından değil, yetişmiş insan gücünün kalitesinden, ekonomik kalkınmışlık düzeyinden alır.
Üç-beş çocuk yaptırmanın, nüfus planlamasını engellemenin amacı: sermayeye ucuz iş gücü sağlamaktır. Suriyelilerin de ülkeye kabulü belki o nedenledir.
Bu tutum sürerse Türkiye: Hindistan, Brezilya ve benzeri ülkeler gibi; bir bölümü sokaklarda yaşayan. eğitimsiz, aç ve sefil milyonların yaşadığı bir ülkeye dönüşür."
Diyordum ki yaşanan ekonomik kriz; bırakın üç-beş çocuk yapmayı, gençleri evlenemez, aileleri bir çocuğu bile yapamaz duruma getirdi. Şu anda aile başına nüfus artış oranı (1.6) böyle giderse ülkeye göçü teşvik eder hale gelebiliriz.
SİTEMİZİN BAHÇESİNDEKİ SAZLAR.
Sitemizin bahçesinde havuz başındaki sazlar yeni çiçek açmışlardı. Güneşte ışıl ışıl parlıyorlardı. Rüzgârın etkisiyle öyle yan yatıyorlardı ki fotoğraf çekmede zorlandım.
Onlara eğilmeyin! DİK DURUN! diyebilir miyiz? Hayır. Her varlığın karakteri daha dünyaya gelmeden var olmadan onun özünde, tohumunda yer almış, benliğine nakşedilmiş.Bu karakteri değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. İnsanlar eğitimle az çok değiştirilebilseler de çoğu kez var o varoluşu yönetiminden çıkamazlar. İnsanoğlunu anlamanın güçlüğü de buradan gelir.
BİR ULUS EĞER.
Ulus olmak yerine, ümmet olmayı. Vatandaş olmak yerine kul olmayı. Hak-adalet arama yerine, ulul emre itaati. Bilim yerine, safsatayı. Demokrasi yerine, monokrasıyi seçiyor, yeğliyor ve benimsiyorsa o ulusun geleceğinden umutlu olamazsınız...
TURGUT DERELİ