EMEKLİ POLİS UĞUR URAL’I DA KAYBETTİK !?

 

          EMEKLİ POLİS UĞUR URAL’I DA KAYBETTİK !?

Uşak - 1951 doğumlu emekli polis ve benim de kapı komşum olan değerli insan Uğur URAL’ı, 24 Temmuz 2019 Çarşamba günü akşam saatlerinde kaybettik!.. Ailesi, yakınları ve tüm dostlarının başı sağolsun!..

Son üç ay boyunca akciğerlerinden yoğun tedavi gördü, ailesi ve çocukları götürmedik hastane ve doktor bırakmadı, ama bu güzel insanı kurtarmayı başaramadılar!..

Görevi süresince yurdun çeşitli yerlerinde hizmet yapan Uğur Ural, en son Yatağan’a gelince, buradaki insanlarla çok iyi kaynaştı… Ölene kadar süren kalıcı dostluklar edindi, Esentepe Sitesi’nden ev satın aldı… Bu arada 4 çocuğundan Nehir, Sibel ve Mustafa’yı okutup, burada evlendirdi, Yatağan Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni olan kızı Deniz’in de mutlu bir yuva kurmasını bekliyordu… İşte o lânet olası amansız hastalık, bu güzel komşumu ve kadim dostumu tam bu sırada yakaladı!..

Merhum Uğur Bey, görevi boyunca hiç diğer polisler gibi davranmadı… Emniyet içindeki çok az sayıdaki “Ecevit Sevdalısı” insanlarımızdan biriydi… Hani, müfettişler memurları denetime geldiklerinde hep; “Bu memur görevini yapmıyor, görevine zamanında gelip-gitmiyor, vatandaşa iyi davranmıyor” gibi peşin hükümlerle hareket ederler ya? Birçok polisimiz de, karakola gelen herkesi bir “Suçlu-Suç İşleyebilir?” gözüyle bakarlar ya? Uğur Bey hiç öyle davranmazdı, herkese kırk yıllık dostu gibi sıcak davranır, yardım etmeye çalışır, bundan ötürü kendisinin bazı zararlara uğradığını, bazı amirlerinden tepki aldığını da bilirdik…

Yatağan’da görev yaparken, memleketi Uşak’tan aldığı bir haberde, çok yakın bir akrabasının ölüm döşeğinde olduğunu öğrenir… Amirlerine çıkıp, üç gün izin ister, onlar da bu izni vermezler!.. O gün sabah nöbetten çıkıp, doğruca Emniyet Amirliği önündeki Atatürk Büstü önüne varır, sırtındaki silahını büst kaidesine dayayıp, Atatürk’e sert bir selâm çakar ve o izni Atatürk’ten ister!.. Kendisine göre izni de almıştır… Ona teşekkür edip, silahını teslim ettikten sonra memleketine gider, hasta yakınını ziyaret eder, üç gün sonra geri döner!..

Amirleri çoktan soruşturmayı açmışlardır, Muğla’dan müfettiş gelir, Uğur Bey ifadesinde der ki; “Amirlerim bu önemli aile işi için izin vermeyince, ben de kurtarıcımız ve kurucumuz olan Büyük Atatürk’ten bu izini aldım!.. Ne gibi bir suçum varsa cezasını çekmeye razıyım!” der… Bu ifade sonrasında, Muğla’daki amirleri Uğur Beyin dürüst ve ilkeli bir insan olduğunu bildiklerinden, kendisine ceza vermezler!.. Evet, bu olay 1980’li yıllarda yaşanmıştır ve kayıtlarda da mevcuttur; daha önce kendi izniyle de ben bu olayı yazmıştım!..

Uğur Bey sigortacılık yaparken, boş vakitlerini yakınındaki kahvede geçirir, en çok da merhum Sedat Işık, emekli sağlık memuru Zübeyir Erdinç, Mustafa Bağcı ve Konyalı Lokmacı Kenan Usta ile oyun oynardı… Oyun onun için önemli değildi, arkadaşlarından biri yanlışlık yapsa, ona hiçbir şey demez ama, her oyun bitişinde, elindeki sayının 75 olduğunu söyler, taşları döker, o oyunda gönüllü yenilirdi…

Uğur Bey inançlı bir insandı ama ‘Yobaz’ değildi… Her ramazanda orucunu tutar, her Cuma namazını kılar, her Kurban Bayramında kurbanını keserdi… Kurbanda 5- 6 arkadaşıyla ortak dana keserler, herkes payını beğenip aldıktan sonra, en son hep o payını alırdı!.. Her konuda çok hayırsever, yardım etmekten hoşlanan, çok gönlü bol insandı!.. Ben onu hiç kavga ederken görmedim, ama biri yardıma muhtaç ise, yanı başında ilk onu görürdük…

Uğur Bey anlatmakla bitmez, o güzel insanı sadece ailesi değil, tüm Yatağanlılar olarak bizler de kaybettik, çok üzgünüz!.. Kimse O’nu unutmayacaktır!.. Toprağın bol, mekânın Cennet olsun, ışıklar içinde yat bizim sevgili komşumuz ve dostumuz!...               Sakin KOŞAR…

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI