YAVAŞÇA ÖLÜR ONLAR

 

                                               YAVAŞÇA ÖLÜR ONLAR

            Gündelik yaşamın daracık hücresine hapsettiğimiz dünyamız içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Fotokopi makinesinden çıkarılmış gibi birbirinin tıpatıp benzeri yirmi dört saatler…

            Alışkanlıklarına tutsak olmuş insanlar… Sanıyorlar ki dünya yalnız onların yaşadıkları bir dünya, acaba başka dünyalar, başka türde yaşanan hayatlar var mı?

            Yahya Kemal diyor ki:

            Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi

            Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi

            Sabahları televizyonun başına oturup akşamı edenler, bırakın kitap okumayı, bir gazeteye göz atma gereği bile duymayanlar…

            Her gün uğradıkları bir kulüpte veya kahvehanede aynı kişilerle akşama kadar hiç değiştirmeyi düşünmedikleri kâğıt oyununu oynayanlar…

            Sigara veya içkiye para ayırdıkları halde, olanaksızlıktan söz edip bırakın bir yabancı ülkeyi, şu güzel ülkemizin bir bölgesini bile gezip görmek hevesini yaşamları boyunca hissetmeyenler…

Belirli tutkularına esir olanlar…

Evlerine veya iş yerine giderken her gün aynı yolu kullananlar…

Gardıroplarında her türü varken, her zaman aynı veya yaklaşık renkte elbiseyi seçenler, her gün sırtlarına uydurdukları elbiseye –ayakkabıya takılıp kalanlar…

Var olan arkadaş ve dostlarıyla yetinenler, yeni insanlarla tanışarak, yeni dostlar yeni arkadaş çevreleri edinerek yaşamlarına yeni renkler katmayı aklından bile geçirmeyenler…

Otobüste veya bir restoranda yanına oturan, ıssız bir sokakta karşıdan gelen tanımadığı bir kişiye, tebessüm etmeyi ya da fazladan bir selam vermeyi zül sayanlar…

“Yaşım bilmem kaça geldi,” diyerek bir enstrüman çalmayı, bilgisayar kullanmayı, internete girmeyi, yeni uğraşlar, yeni damak tatları edinmeyi düşünmek bile istemeyenler…

Ben, siz, bizler, hepimiz… Okuyalım bakalım PABLO NERUDA ne diyor:

Yavaş yavaş ölürler

seyahat etmeyenler.

Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,

müzik dinlemeyenler,

vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

           Yavaş yavaş ölürler,

            İzzetinefislerini yıkanlar…

            Hiçbir zaman yardım istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler

alışkanlıklara esir olanlar,

her gün aynı yolları

yürüyenler.

Ufuklarını genişletmeyen ve

değiştirmeyenler,

Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile

girmeyen,

veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

            Yavaş yavaş ölürler

            ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan

            kaçınanlar,

            tamir edilen kalplerin gözlerindeki pırıltıyı

            görmek istemekten kaçınanlar

            yavaş yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler,

aşkta veya işte bedbaht olup istikamet

değiştirmeyenler.

Rüyalarını gerçekleştirmek için risk

almayanlar…

Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin

dışına çıkmamış olanlar,

Yavaş yavaş ölürler.

                                      

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI