BASINA TEHDİT VE SANSÜR!

 

"Ulaştırma Bakanlığı 4 gazeteyi hedef gösterdi" haberini bu gazeteler niçin hedef gösterilmiş, neler yazılmış, neden Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU rahatsız olmuş bir bakayım dedim.

T.C. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU; "Bu müfterilerle mücadele edeceğiz." Demiş. (Müfteri: kara çalan, iftira atan kimse). Bakan bu dört gazeteyi hedef gösterirken, bu gazetelerin 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili yazı yazmış olmaları, gerçekleri ortaya koymalarından dolayı hedef tahtasına yerleştirmesinden kaynaklanıyor. Mesela köprü geçiş ücretinin dolar bazında olduğunu, bunu Türk Lirasına vurunca 300 Liraya yakın bir meblağ tuttuğunu yazmışlar. Köprüden günlük 45 bin araç geçiş garantisi verildiğini, bu kadar araç geçmezse hazineden, yani senin, benim verdiğim vergilerden karşılanacağını yazmışlar. 1915 Çanakkale Köprüsünün maliyetinin çok üzerinde bir ücretle yapıldığını, aynı parayla hem köprünün yapılacağını, hem de üreticiyi rahatlatacak desteğin verilebilmeciğini yazmışlar. Bu gazeteler 1915 Çanakkale Köprüsünü yapan firmalar ile devlet arasında bir anlaşmazlık olursa, her zaman olduğu gibi Türk Mahkemelerin sorunu çözmede yetkili olamayacağını, yetkili mahkemenin Londra mahkemelerinde olduğu gerçeğini yazmışlar. Ayrıca ihalelerin dolar-euro üzerinden yapılarak, ödemelerinde dolar-euro üzerinden yapılacağını yazmışlar ve bizim bilmediğimiz daha nelerin olduğunu sormuşlar. Bu yazılanların neresinde iftira, kara çalma (müfterilik) vardır? Bakan bey resmen halkın bilgi almasını önlemek için, bu gazeteleri hedef göstermiş, basını korkutarak yanlışlarını üzerini örtmek için sansür uygulamaya kapı aralamıştır.

Adı bile "Adil" olan Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı kızması, mücadele edeceğiz demesi soyadına yakışır bir davranıştır. Bakanın "Müfteri" demesi (Türkçeyi bilmemesine sayarsak) çok büyük bir bilgi birikimine sahip olduğunun göstergesidir abi(!) Bakan bey kahvehane de mi ki, kara çaldılar, iftira atıyorlar desin abi(!) Adam böyyük böyyük laflar etmiş, bu gazeteleri korkutmuş abi(!) Başka ne demiş bööyyük Adil Bakanımız; "Bu günkü Sözcü, Bir Gün, Korkusuz, Karar gazetelerinde olduğu gibi muhalefeti vatanına yapılan yatırıma düşmanlık etmek gazeteciliği şeamet tellalığı (Şeamet: uğursuzluk) zanneden müfterilerden, yatırımcıların ülkemize gelmesine engellemeye çalışmalarından başka bir şey beklemez. Biz ki, ne milletimize hizmet etmekten vazgeçeriz, ne de bu müfterilerle mücadele etmekten. Gerçekler ortada, yalanın, iftiranın, çarpıtmanın ömrü kısa. Dev eserlerimizle milletimize sağladığımız faydaları engellemeye kimsenin gücü yetmez" demiş. Bir de Adil Bakanımız; "Her yıl istihdama bir milyonu aşan katkı sağlanmasından rahatsızlık duyuyorlar" demiş. Aferin Adil Bakanımıza, demagoji işte böyle yapılır(!) Adı Adil olan, adından sonra kara olan KARAİSMAİLOĞLU, yine adil davranmış, mütevazılık göstermiş (Suriyeli, Afganlıları vb. gibilerine iş verdiklerinden bahsetmemiş), Türkiye'nin, dolayısıyla AKP iktidarının işsizliği nasıl önlediğini tüm dünyaya kanıtlamıştır abi(!)

Yalnız burda bir şey kaçırmıştır kapkara KARAİSMAİLOLU; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1915 Çanakkale Köprüsü açılışında, "Geçişleri iki yüz lira yaptık, günlük geçen araç sayısı verilen garantinin altında kalırsa, ilgili firmaya ödenecek ücret hazineden karşılanacaktır" itirafını dikkate almamıştır.

 

Şaşkınım vallahi! Adil gibi Adil Bakan doğru söylüyorsa, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan doğru söylemiyor. Eğer Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan doğru söylüyorsa, bana göre de doğru söylüyor, Adil olan Bakanımız doğru söylemiyor. O zamanda yalanın üzerini kapatmak için basını tehdit ediyor anlamı çıkmaktadır. Soyadı gibi kara olan KARAİSMAİLOĞLU da doğru söylüyor abi, ne deyim şimdi, gazetelerden ve muhalefetin tarafında olamam, çok tehlikeli abi(!) Ne yapayım ben şimdi(!?)

Geçenlerde sahil kenarında yürüyüş yaparken bir grup insan bira içiyor, hem de ateşli ateşli tartışıyorlardı. Ayakkabımın bağını bağlar gibi yapıp konuşmalara kulak kabarttım. Biri diyordu ki, "Bunların birinin dediğinin (AKP'liler için diyor), öbürü tersini söylüyor, nasıl inanacağız bunlara" diyordu. Bir başkası öyle bir iddia ortaya attı ki, küçük dilimi yutasım geldi; Bu ihalelerin gizli yapılması, ihalelerin hep aynı firmaların alması, Londra mahkemelerini yetkili gösterilmesi, ihalelerin fazla maliyet ve garanti verilmesinin nedenini AKP üst yönetiminin bu ihalelerden pay almalarına dayandırıyordu. Örnek olarak da; doların yükselmesi, 17/25 Aralık yolsuzlukları, 128 milyar doların hesabının verilememsi, hastane, yol garantileri, Merkez Bankasının ekside olması, düşük fiyatla dolar satmasını gösteriyordu. Fısıltı gazetesinin etkili olmasının nedeni yapılan işlerin açık, şeffaf olmamasındandır.

Önce bu tartışmaların Adil Bakanın dediği gibi "müfteri" olmalarına bağladım, sonra bunca ihalenin neden gizli yapıldığı, ihalelerin milletin anasına küfredenlerin almasını sorgulayınca, konuşulanların az bile olduğu düşüncesi doğdu. Çünkü verilen garantilerin ülke ekonomisinin kara deliği olması, gelecek kuşaklara ağır bir borç yükü bırakılması, fısıltı gazetesinin ana başlıklarındandır. Eğer ki, doğru çıkarsa (zamanla gerçekler su yüzüne çıkar) hem ülkeye, hem de bu millete büyük bir ihanetle karşı karşıyayız demektir. Bu olaylar, konuşmalar, tartışmalar akıl alır gibi değil! İşte burda büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe hitabı aklıma geliyor!

 

Kemal Gürbüz

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı

31.03.2022

                                                    

YAZARIN DİĞER YAZILARI