EMEKLİLER TÜRKİYE CEMİYETİ-1- "DOĞRUDAN DEMOKRASİ ÜZERİNE (YENİ BİR PATİKA AÇMAK) GENEL BAKIŞ

EMEKLİLER TÜRKİYE CEMİYETİ-1- "DOĞRUDAN DEMOKRASİ ÜZERİNE  (YENİ BİR PATİKA AÇMAK) GENEL BAKIŞ

 

Günümüz dünyasında; ekonomisinden siyasetine, kültüründen toplumsal yaşamına kadar hayatın her alanında gittikçe derinleşen bir kriz yaşanmaktadır. Bu kriz, toplumun tüm yoksul kesimlerini olduğu gibi biz emeklileri de olumsuz yönde etkilemektedir. Dünya genelindeki bu kriz, özü itibariyle "temsili demokrasinin" (buna taklidi demokrasi de diyebiliriz) krizidir. Bu gün dünyanın her yerinde karşılaştığımız "şiddetin ve yoksulluğun vahşeti" bu krizin ürünüdür.

Dünya ölçekli bu krizin çözümünün de dünya ölçekli olması gerekir. Dünyaya hükmeden 3-5 Emperyalist ülke hızla zenginleşip güçlenirken, dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğu hızla yoksullaşmaktadır. Uluslararası arenada yaşanan bu dengesizlik ülkelerin içişlerinde de kendini gösteriyor. Bir avuç azınlık, iktidarlarında desteğiyle hızla servetine devasa servetler katarken, toplumun büyük çoğunluğu ve emekliler hızla yoksullaşmaktadır. Özellikle Afrika'daki bazı ülkelerde açlıktan ve yetersiz beslenmeden dolayı kitlesel ölümler yaşanmaktadır. Kısacası bizlere bolluk içinde açlık ve sefalet yaşatılmaktadır. Bu durum bir tesadüfün sonucu değil, bilinçli olarak uygulanan ekonomik ve politik tercihlerin sonucudur. "1998'de en zengin 358 kişinin serveti yeryüzündeki tüm insanların %45'nin (yaklaşık iki buçuk milyardan fazla) toplam yıllık gelirinden daha fazlaydı. Zengin ve yoksul arasındaki açık, sadece ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi içlerinde de gittikçe büyüyor". (İktidar Olmadan Dünyayı Değiştirmek/John HOLLOWAY, Sayfa:12)

Bu gün ise durum daha vahim olup her geçen gün bu makas daha da açılmaktadır. Yeryüzündeki servetin bu adaletsiz ve dengesiz dağılımı hala adil bir dağıtımın gerçekleştirilmesini bekliyor. Bu ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel eşitsizlik; işsizler ve mülksüzler ile emeklileri ölüme terk ederken, bir avuç azınlık korkunç bir israfın çürümüşlüğünü yaşamaktadır. Bu durum insanlarda ciddi bir moral çöküntüye yol açmakta; yılgınlık, umutsuzluk ve çaresizliğe sürüklenmektedir. İnsanlık, temsili demokrasinin bir ürünü ve sonucu olan bu krize bir an önce çözüm üretmemesi durumunda, yerkürenin ve insanlığın yok oluşuna tanık olacağımız ortadadır. Bu gidişata göz yumamayız.

Dünya halklarının büyük çoğunluğunun bu siteme güveni kalmamıştır. Bunun en açık şekilde görünümü, birçok ülkede sandığa giden seçmen oranındaki düşüştür. Seçimlerde sandığa giden %50-60'lık seçmenin kullandığı oyların %30-35'ini alarak iktidar olanların, aslında toplam seçmenin %15-20'sinin oylarını alarak seçildiklerine tanık oluyoruz. Demokrasiyi sadece 4-5 yılda bir sandığa gidip oy atmakla özdeşleştirenler toplumu aldatmakta ve böylece kendi hükümranlıklarını ve adil olmayan düzenlerini kamufle (gizlemektedirler) etmektedirler.

Bu kötü gidişe mutlaka bir çözüm üretilmelidir ancak "eski" yol ve yöntemlerle buna dur demek ve bu gidişi toplumun menfaatine dönüştürmek mümkün değildir.

Bir avuç azınlığın dünya ölçeğindeki hegemonyası, sadece ulusal ve uluslar arası tekellerin dünya halklarını daha da sömürmesi ve gelir dağılımındaki dengesizliği artırmakla sınırlı kalmayıp, dünya ölçeğinde bir "şiddet ve yoksulluk çağının" yaşanmasına neden olmuştur. Başta Ortadoğu olmak üzere Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın birçok bölgesinde "vekalet savaşları" ya da doğrudan çatışmalar sürerken, Avrupa'nın birçok ülkesinde radikal örgütlerin bombalı ve silahlı saldırılarına maruz kalmaktadır.

 

Dünya geneline hakim olan bu çatışma ve savaş halinin yine dünya ölçeğinde bir karşı çıkışla aşılabileceği muhakkaktır. Çatışma ve savaşların en yoğun yaşandığı yerelin Ortadoğu olarak adlandırılan Irak, Suriye, Lübnan, Yemen gibi ülkeler olduğuna tanık oluyoruz. Bu ülkelerden Suriye'de neredeyse minik bir dünya savaşı provası yapılmaktadır. Bu tehlikeli oyun, yakın bir zamana kadar "vekalet savaşları" şeklinde yürütülürken bu gün artık perde aralanmış ve tüm devletler açıkça ve fiilen bu savaşı kendi asker ve silahıyla yürütmeyi sürdürmektedirler. Başta ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İran, Almanya gibi devletler olmak üzere birçok devlet kendi silahlı güçleriyle buradaki savaşa fiilen dahil olmuştur. Bu ülkelerin dışında Çin, İsrail vs. gibi ülkelerde çeşitli araçlar ve yöntemlerle bu savaşa örtülü veya açık bir şekilde dahil olmaktadırlar. Öyle görünüyor ki, Suriye ve Irak'ta sürdürülen bu adı konmamış dünya savaşı kısa zamanda son bulmayacağı gibi, yeni bir dünyanın kuruluşuna zemin hazırlayacağına dair işaretler de baş gösteriyor."

(NOT: Devamı var. Muhakkak okumanızı ve fikirlerinizi paylaşmanızı umuyorum. 1,2,3. diye devam edecek ve en son yazı dizisi bitti diye uyarılacaksınız.)

Saygılarımla.

 

Kemal GÜRBÜZ

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı

07.11.2022

 

 

 

 

 

 

 

        

 

                    

YAZARIN DİĞER YAZILARI