ON KASIM

ON KASIM

 

Ölümünden 82 yıl sonra ve değişen dünyaya rağmen bu denli ete-kemiğe bürünen bir sevgi, saygı dünyada hiçbir lidere nasip olmamıştır. Böyle bir sevgi, bir liderin insanlığa bıraktığı değerlerin ne kadar büyük olduğunun göstergesidir.

Cumhuriyetin kurulması, laikliğin yürürlüğe girmesi, akıl ve bilimsel yöntemlerin öncülüğünde beşeri yaşamın yeniden düzenlenmesi, çağdaş bir yönetim sayesinde ülkenin kalkınması sonucunda, özgürlükler kısmen de olsa sağlamıştı. Din işleri yeniden düzenlenerek vatandaşların ihtiyacını, din konusunda bilinçlenmeleri amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığının kurulması, T.C.'nin modern, çağdaş bir ülke olması yönünde atılan önemli adımlardan biriydi.

Özellikle 1950 yılından itibaren dinci ve kinci anlayışa sahip, halkı böl-yönet anlayışıyla birbirine düşürerek kendilerine çıkar sağlayan, inançlı insanların duygularını sömürenler, Demokrat Parti (DP) ile hortlamış, Cumhuriyeti nasıl yıkarız arayışına girmişlerdir. Onlarca köy sahibi ağalar ile birlikte ilk yaptıkları icraat ülkenin kalkınmasında ve aydınlanmasında öncü rolü oynayan Köy Enstitülerini kapattırmak olmuştur. Bu dinci-kinci, sömürgeci zihniyet, cemaatleri hortlatmış, eski güçlerine kavuşabilmelerinin önünde en büyük engel olan Cumhuriyet ve cumhuriyet kurumlarının bir an önce yıkılmasında görmüşlerdir. Onun için akla hayale gelmedik iftiralar, yalanlar, ağır küfür ve hakaretler etmekten geri durmamışlardır.

Bunlardan biri, halkın bilinçlenmesini, aydınlanmasını, alın terinin sömürülmesine karşı çıkmasını istemeyen ama kendisi okuyarak, sadece kendisini düşünen Prof. Dr. Bülent Arı, "Ben daha çok cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum. .Bizde okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor." Diyerek cahilliğin nasıl sömürge aracı olarak kullanıldığını bize göstermiş oldu. Sorarlar adama; "Sen cahil, okumamış, tahsilsiz kesimimin ferasetine güveniyorsun" da sen niye okudun be vicdansız demezler mi? Bu iki yüzlülük, halka düşmanlık niye?

Son on sekiz yıldır AKP iktidarı dinci ve kincilerin önünü açarak, iktidar sayesinde de aşırı palazlandılar. Bu cemaatler öyle bir hale geldiler ki; birbirlerine düşmeleri işten bile değil. Çünkü İsmail Ağa Cemaat lideri Ahmet Mahmut Ünlü (Halk arasında Cübbeli Ahmet Hoca diye anılır), selefilerin silahlandığını söyleyerek, çatışmanın ilk kıvılcımını ateşlemiş oldu!

Küfredenlerin başında gelenlerden biri, Nur Cemaatinin "Okuyucular" kolunun hocalarından Hasan Akar'ın Mustafa Kemal Atatürk için "1938'de geberen p.ç." ve Annesi Zübeyde Hanım için, "Annesi resmi kayıtlarda genel evde çalışıyordu"  diyebiliyor.*  

Yeni Söz Gazetesinin eski yazarı Hasret yıldırım, Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ilgili Atatürk'ü kastederek, "Biz bugün onun kemiklerini sokağa attık" şeklinde rezil ifadeler kullanabiliyor.* Bunların beyni ne inanca nede bir insan kafasına uygun değildir!

"Hareket halindeki cehaletten daha korkunç bir şey yoktur!"

George Bernard SHAW

Vatanını kurtaran, camilerde ezan sesinin okutulmasını sağlayan, bir ulusun yok olmasını engelleyerek çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmaya çalışan, kula kulluğu değil, bireyleri eşit yurttaş olarak gören bir insana hakaret ve küfür edenlere ne denir, siz söyleyin Allah aşkına?

Bu hainlere ne söylesek boş! Fakat dünyayı sömüren, kana bulayan lider ve devlet adamlarının Atatürk'ün ölümünün ardından neler demişler, birkaç örnek verelim;

"Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, Türküye Cumhuriyetinin Başkanı Atatürk'ün ölümü üzerine en derin üzüntülerimi bildiriyorum. Büyük bir asker, dahi devlet adamı ve tarihi bir şahsiyet kayboldu. Yeni Türkiye Cumhuriyeti ile nesilden nesile devam edecek büyük bir anıt oluşturdu." Adolf Hitler*

 

"Atatürk'ün dış ilişkiler konusu üzerindeki görüşlerini inceleyen bir kimse fikirlerinin değerini ve ifade ettikleri zamanı aşan anlamları karşısında daima hayrete düşer." Awra M. Warren, ABD Büyükelçilerinden.*

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün! Atatürk'ü düşmanları bile saygıyla, takdirle anarken, esirlikten kurtardığı kendi vatandaşlarının ağır hakaretler, küfürler etmesi çirkin, acımasız bir olgu! Köle ruhlu insanlara insan olmayı maalesef öğretememişiz!

Bu yazımı MEB Baş Müfettişlerinden (Maalesef Kaybettiğimiz) Yazar, Şair, Devlet Sanatçısı olan Yadigâr darı'nın bir şiiri ile sonlandırmak istiyorum.

Saygılarımla.

* Kaynak; internet

 

GÖR ATATÜRK'ÜM!

 

Ecdadımın kanlarıyla kurulan, bu devlet!

Göresin ne hallere düştü, kimlerin elinde?

Hüzünler içindeyim, canımsa çok sıkılıyor!

Haberin olsun Atam, Cumhuriyet yıkılıyor!

 

Düşman demiştin; içerde, dışarda düşman!

Ortadoğu kangölü; gazilerse şimdi pişman!

Gel de gör, ne hale geldik; baştaki şişman!

Haberin olsun Atam, o düşmanla takılıyor!

 

Bu gün, on kasım; yas içindeyim, ağladım!

Gerçek o ki; öldürülmektesin el bağladım!

Yetti; gök gibi gürledim, sel gibi çağladım!

Haberin olsun Atam, aydınlar içeri tıkılıyor!

 

Mihmani, oldun olası senin, aklın yok mu?

Hep çıkarı peşinde, içinizde adam yok mu?

Atam, şehit dedem, gazi vicdanın yok mu?

Haberin olsun Atam, Cumhuriyet yıkılıyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI