İki ünlü şairlerimizden Cahit Sıtkı Tarancı, 1945 yılında kendisi 35 yaşına gelince yazdığı; "Otuz Beş Yaş" adlı şiirinde ne diyordu:
"Yaş Otuz Beş, yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün/ Delikanlı çağımızdaki cevher/ Yalvarmak yakarmak nafile bugün/ Gözünün yaşına bakmadan gider!..// Şakalarıma kar mı yağdı, ne var?/ Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?/ Ya gözler altındaki mor halkalar?/ Neden böyle düşman görünürsünüz/ Yıllar yılı dost bildiğim aynalar!?"
Yıllar sonra ünlü gazeteci Ertuğrul Akbay ise; "Yaş 75, Yolun Yarısı..." adlı 215 sayfalık kitabında şöyle diyordu: "Yaşım 75 !.. Ama inanın, 25-30 yaşlarında bile; Ne beyin. Ne adale. Ne cinsel. Ne inanç. Ne de sosyal gücüm bugünkü kadar böylesine güçlü değildi..." Yani o da; "75 yaş, yolun yarısı eder; esasen 150 yaşına kadar yaşamak mümkün" demek istiyordu...
Yazar, kitabının yedinci sayfasında da şu seslenişi yapıyor; "Bir insanın gerçek yaşı nedir? Nüfus kâğıdı mıdır? Beyin, Adale, Cinsel, İnanç ve Sosyal Gücünüz yoksa ne yazar? Bu 5 gücün de sizde birbirine yakın oranlarda olması gerekir. Netice olarak; bu 5 gücün oranları ne kadar yüksek olursa, siz de o kadar gençsinizdir... Örneğin bu güçlerden; Beyin, adale, gücü olup da, diğer güçlerden biri eksik ise, siz yine yeteri kadar güçlü değilsinizdir. İşte, bu kitapta sözünü ettiğim 5 gücümü nasıl elde ettiğimi ayrıntılarıyla okuyacaksınız" diyordu...
Evet, bu iki ünlü insanımızı da iddia ettikleri yaş rakamlarına ulaşamadan ebediyen kaybettik!.. 1910 doğumlu olan 'Cahit Sıtkı Tarancı'yı 1956 yılında, daha 46 yaşındayken kaybettik!.. Ama o, zaten o meşhur şiirinin sonunda aynen şöyle diyordu: "N'eylersin, ölüm herkesin başında/ Uyudun, uyanamadın olacak/ Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında/ Bir namazlık saltanatın olacak/ Taht misali, o musalla taşında!.."
Sayın Yılmaz Özdil, 2013 yılında Ertuğrul Akbay'ın kitabı üzerine şöyle diyordu: "Hani, 'bir kitap okudum hayatım değişti' derler ya... İşte öyle bir kitap bu: 'Yaş 75 Yolun Yarısı...' Yazan, duayen gazeteci Ertuğrul Akbay... İddia ediyorum, okuduğunuz andan itibaren tüm yaşam biçiminizi değiştireceksiniz. Ertuğrul ağabeyin, ayaklarından barfikse asılarak çekilmiş fotoğrafını yayınlayayım, varın gerisini siz düşünün?" diyordu...
Peki, "Gölge Adam" yazılarıyla meşhur olan duayen gazeteci 'Halit Ertuğrul Akbay'ın doğum ve ölüm yılları kaçtı: 1939'da Mudanya'da doğdu, 2019 yılında İstanbul'da, daha '80 Yaşındayken' onu da ebediyen kaybettik!.. Bu ünlü kişi, bugünkü Sözcü Gazetesi ve Sözcü-TV sahibi olan sayın Burak Akbay'ın da babasıydı...
Şimdi bunları okuyunca siz de bana soracaksınız; "Düğün değil, bayram değil, ne diye bu 'Yaş ve Ölüm' meselesini bugün gündeme getirdin, bizim de canımızı sıktın be emekli dallama yazar!?" diyenleriniz olacak belki? Bu yazı "16 Temmuz 2025-Çarşamba" günü yazıldı... Yani tam 'Doğum Günümde' yazıldı... Yani, benim '75. Yaşa' girdiğim gün... Ancak ben, bahsi geçen ünlülerimiz gibi, 'Yaşam ve Yaş' konusunda iddiaları olan biri değilim!.. Bilime de, sağlıklı beslenme ve yaşamaya da, kadere de inanırım!.. Neden? Bizim gibi ülkelerde çoğu insanımız zati 'tesadüfen yaşıyor, tesadüfen de ölüyor!..' Her gün spor yapsanız, her gün sağlıklı beslenseniz, her şeyi bilseniz ne olacak ki? Evinize giderken, başınıza saksı veya pencere camı düşüp de ölmeyeceğinizin garantisi var mı? Bir serseri magandanın havaya ateş ettiği kurşunun kafanıza isabet etmesi, hızlı bir araba veya motosikletin çarpması sonucu hayatınızı kaybetmeniz, olmayacak bir iş mi !? Neyse, bu tatsız konuyu Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1936'da yazdığı "Ölümden Sonra" şiiriyle son verelim artık:
"Öldük, ölümden bir şeyler umarak/ Bir büyük boşlukta bozuldu büyü/ Nasıl hatırlamazsın o türküyü;/ Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü/ Alıştığımız bir şeydi yaşamak!../ Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok/ Yok bizi arayan, soran kimsemiz/ Öylesine karanlık ki gecemiz/ Ha olmuş, ha olmamış penceremiz/ Akarsuda aksimizden eser yok!.."