Kötülükle Nasıl Baş Edeceğiz

Kötülükle Nasıl Baş Edeceğiz

 

27  Nisan 2025  tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nin Pazar ekinin 2.ci sayfasında Ayşe Acar'ın  yazısının başlığı böyleydi.

Felsefeci Judith Butler, ABD Başkanı Trump ve ona oy verenlerle yaptığı toplantıda şöyle diyor.

"Trump  pek çok yalan söylüyor. Kendimize şunu sormalıyız. İnsanlar neden yalanlara inanmaya hazır? Aslında Trump'ın yalan söylediğini biliyorlar, abarttığını biliyorlar,  iddialarının çoğunun bir temeli olmadığını  da biliyorlar."

Butler, Trump destekçilerinin kandırıldığının altını çiziyor ve onları heyecanlandıran şeyin Trump'ın elinde hiç bir delil olmamasına karşın canı ne isterse söyleyebilmesi ve bunları gerçekmiş gibi gösterebilmesidir. Butler yaptığı analizde insanların nefret etmekte, akıldışı davranmakta özgür olmak istediklerini, Trump'ınsa bu  son derece tehlikeli özgürlük anlayışının temsilcisi olduğunu belirtiyor.

Kötülük her gün maruz kaldığımız, tanık olduğumuz bir olgu. Butler'in yaptığı tespitleri destekler  nitelikte bir başka dikkat çekici yorumu müzisyen Kalben yapıyor.  "Kötüler, cahiller ve ahmaklar o kadar özgür ki kötülüklerinde,  cehaletlerimde ve aptallıklarında ... Aptal, aptal olduğunu bilmez diye bir laf var. Bir de Yoda'nın sözü var. Gerçek aptal kimdir? Aptalın kendisini mı yoksa onu takip eden mi?"

Kalben, bir süredir bu sorunları düşündüğünü söylüyor ve ekliyor "Karşımdaki insanla aynı dili konuşmuyorum,  karşımdaki insan  benim bildiklerimi bilmiyor, karşımdaki insan asla benim hissedebildiğim derinlikte hissedemeyecek. Dünyayı bir taraftan yok ederken benim de her seferinde onun kırdığı döktüğü yok ettiği yaktığı ve öldürdüğü şeyleri yeniden yeşertmekle mi geçecek ömrüm? Bunu anlamaya çalışıyorum. "

Kalben, pek çok insanın zihninde gezdirdiği şeyleri söylüyor. Sahi, bir ömür boyu kötülükle nasıl başa çıkacağız?

Filozof Kant'ın kötülüğüne ilişkin yaptığı değerlendirmelerde dikkat çekici bir ayrıntı var.

Kötülük kişinin ötekiyle olan ilişkisinde ortaya çıkar. Bu öteki, toprak, bitki, hayvan veya insan olabilir. Kötülük özellikle toplumsal düzeyde kendini gösteren bir şeydir. Kant, "Kötülüğün ortadan kaldırılması mümkündür ancak bir çaba gerektirir" diye de ekler. Biz çaba göstereceğiz, bizden sonra gelenler de çaba gösterecekler ve onlardan sonra dünyaya gelecek olanlar da. Kant'ın rasyonel akla yaptığı vurguyu dikkate alarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mevcut hukukun korunmasına ve geliştirilmesine katkı sunarak. Kötüler, cahiller, kötülüklerinde, cehaletlerinde özgür olmak isteyebilirler ve istemeye hep devam edeceklerdir. Önemli olan kırıp dökmelerine, yok etmelerine engel olacak bir hukukun ve o hukukun üstünlüğünün korunabilmesidir.

Hep çaba mı göstereceğiz? Kalben, sahici bir soru sormaktadır.  Bu soruyu tanıdığım pek çok insan gibi ben de kendime soruyorum. Bulduğum ve bana anlamlı gelen yanıtsa şu, Ömrümüz yalnızca bize ait değildir. Bakışları geleceğe uzatıp henüz doğmamış çocukların bizden daha az kötülüğe maruz kaldıklarını seyredip "O zaman devam" diyorum.

Hegel'in "birey" olmayı ilişkin yaptığı tarif aklıma geliyor. "Tikelle evrenselin birliği. Tüm insanlık adına yaşanan bir ömür insani   "insan" yapan bir şeydir.  

Kötülük kişinin başkalarıyla ilişkilerinde ortaya çıkar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI