Burası Pulur Köy Enstitüsü
Beş yılım geçti bu yuvada
Mezun oldum ayrılıyorum artık
Bu zorlu coğrafyadan
Elimde tahta bavulum,
Hüzün dolu gözlerimle.
On iki yaşında gelmiştim Pulur'a
Bir sonbahar günü
Hava soğuğa dönmüş küçük ellerim üşümüştü
Garip garip bakmıştım binalara
Burası olacaktı benim yuvam
Girecektim kapısından birazdan.
Burası Pulur Köy Enstitüsü
Kışlar dondurur dışarda kalanı
Kar örter yolları yürüyemezsin
Kurtlar ulur geceleri
Gelir uzaktan sesleri
Uğramaz güzel kuşlar
Duyamazsın bülbül sesleri.
Burası Pulur Köy Enstitüsü
Esmez ılık rüzgarlar
Tepeler uzaktır burda ovaya
Dalında titreyen kızılcıklar olmaz
Göremezsin Nisan yağmurlarıyla coşan
Evelikleri, reyhanları, yarpuzları.
Meyve vermez, erikler armutlar, elmalar.
Güller çiçek açmaz
Sarkmaz hanımellerinin dalları
Uçuşmaz burada ispinozlar
Çoban aldatanlar, ardıç kuşları
Sevinçle dolaşmaz
Gezmez etrafta cennet böcekleri
Örtmez yeşil çayırları
Mine çiçekleri.
Evet burası Pulur Köy enstitüsü
Beni bağrına basan
Beni besleyen, adam eden okulum.
Bavulum elimde bir öğretmen olarak ayrılıyorum
Unutmayacağım üşüdüğüm geceleri
Elim cebimde yürüdüğüm karlı yolları
Neden kardelenlerin bu coğrafyada boy verdiklerini
Elveda Pulur, elveda okulum!
Yolum düşer mi bir daha bilmem
Ama aklımda ve hayalimde kalacağın belli
Ben yaşadıkça hatırlayacağım seni, bunu bil!
Pulur Köy Enstitüsü.
Ömer Kamil Yılmaz-1-Mart 1025