İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLERDEN- HALLACI MANSUR-I-

 

   İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLERDEN- HALLACI MANSUR-I-

MANSUR

 

                               Mercan mercan uçuk dudağın kan

                               İnci inci soluk şakağında ter

                               Ne baş yedi, ne kan içti bu meydan

                               Şu meydan aşıktan canını ister.

 

                               Tatlı idi, sana akrep kıskacı

                               Acıya, acıda buldun ilacı

                               Diyordun üs üste geldikçe acı

                               Bir azap isterim bundan da beter.

 

                               Sana taş attılar hep gülünmedin

                               Dervişin bir çiçek attı inledin

                               Bağrımı delmeye taş yetmez dedin

                               Halden anlayanın bir gülü yeter.

                                               Necip Fazıl Kısakürek

Dinler tarihini okuduğumuz zaman, hangi dine mensup olunursa olunsun, mevcut dini, derinliğine araştırmaya tabi tutmuş kişilerin, o dinden bazı farklı fikirler oluşturduklarını ve bu nedenle,  mevcut din anlayışına ters düştüklerini görmekteyiz. Dini yorumlamaktan kaynaklanan bu anlayış farkı, maalesef ki acı sonuçları olan gelişmelere neden olmuştur. İşte fikirleri ve görüşleri nedeniyle ters düşmüş bir tasavvuf adamı da Hallacı Mansur'dur.

                Hallacı Mansur edebiyatımızda klişeleşmiş bir tabir olarak kalmış" Enel Hak" ( Ben Hak'kım) sözünün sahibidir. Bu sözü nedeniyle İslam inancına ters düşmüş, devrin din ulaması tarafından fikirleri kabul görmediği için cezalandırılmasına karar verilmiştir.

                Mansur 858 tarihinde Beyza şehri yakınlarında Tus'ta doğmuş, Hallaç kavmine mensup bir Türk'tür. Dönemin önemli din adamlarından dersler almış, ancak bu okudukları ve öğrendikleri üzerinden, kendine özgü okumalar, anlamalar geliştirmiştir, yeni bir dini anlayışla gelişmeleri değerlendirmiştir. Ona göre:

" Bütün dinler ilahi bir kaynaktan gelmektedir. Hak, ibadet edilendir. Onun dışında hiçbir şey idrak edilmemelidir. İnsan, Tanrı'nın bir parçasıdır. Orada benliği keşfettiğinde, Tanrı'yı anlaşılacaktır. Çünkü Tanrı tektir ve her şeyin kaynağı odur. İnsan duygularını ve aklını yok ettiğinde Tanrı'yı iç gözlem yoluyla kavrayabilecektir."

        Ağırman ve Bekalp" Hallacı Mansur'da Tanrı- Varlık ve Benlik Problemi -Felsefe Dünyası 2012

                Hallacı Mansur memleketinde kalmamış, Irak ve Arabistan coğrafyasını dolaşmıştır. Güçlü fikirler edinmiştir. Bu kazanımlarını, bir şekilde yayma uğraşına girmiştir. Edebiyatımızın zirve isimlerinden olan Mevlana, onun fikirlerinden etkilenerek Mesnevi'yi yazmıştır. Mevlana, Mansur'un" Enel Hak" ifadesini kendi tasavvuf görüşünün temeli kabul etmiş, mesnevisinin birçok yerinde" Birleme-teklik" anlayışını işlemiştir.

                Mansur'un" Enel Hak" sözü bazı dini alimler içinde kabul görmese de bazı sofiler bu ifadeye itibar etmişlerdir Örneğin Mevlana:

"Bu gezegende tek nurun bütün alemde binlerce surette nasıl belirdiğini ve bu " Tek Varlığın" hiç değişmeyerek, her çağda, O'nun tanıklığını yapacağını, peygamber ve velilerin kisvesine nasıl büründüklerine işaret etmiştir."

Mansur, Sünni Mezhebine mensup bir tasavvuf alimidir. Ama sıra dışı fikirleri olan biridir. Mevlana'nın" Birlik Dükkanı" olarak nitelendirdiği Mesnevi'sinin de fikirleriyle oluşmasını ve şekillenmesini sağlayandır. Onun "Emel Hak" ifadesi "Ben Tanrı'yım" şeklinde anlaşılmış, Tanrılık iddiasında bulunuyor denilerek, suçlanmış ve bazı çevrelerin düşmanlığını kazanmıştır. Bazı tasavvufçular: "Enel Hak" iadesinin tasavvufa göre: " Ben Tanrı'dan bir parçayım " demek istediğini söylese de, bu açıklama, karşısındakiler tarafından kabul görmemiş olması, onun başını başı derde sokmuştur. Keşke Hak'tan bir parça olduğunu daha açık şekilde söyleseydi, belki başına acı olaylar gelmezdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI