PİR SULTAN ABDAL'IN KAVGASI-II-

 

Pir Sultan,  İran hükümdarı Şah İsmail'e aşırı derecede bağlıdır. Bu bağlılığı fikri birliklerinden ötürüdür. O, Şah İsmail'in Anadolu'ya sahip olmasını istemektedir. Bu nedenle Osmanlı Devleti'ne karşı çıkmış, Alevi görüşlü veya başka nedenlerle çıkmış bütün ayaklanmaları desteklemiştir. Örneğin: Pir Sultan, Kırşehir'de çıkan Kalender İsyanına da aynı açıdan şiirleriyle destek vermiştir. Bu noktada şunu belirtelim ki, İran'ın, ideolojik mezhebi fikirlerini yayma anlayışı, Osmanlı Devleti'nin dini anlayışına tersti. Bu nedenledir ki, II. Beyazıt'ın, Şia yayılmasana sessiz kalması, oğlu Yavuz'u harekete geçirmiş ve babasını tahtan almasına kadar işi götürmüştür. Yavuz, kardeşleriyle çıkan taht kavgasını bitirdikten sonra, Şah İsmail üzerine yürüme kararı almıştır. İki Türk hükümdarı arasındaki ünlü Çaldıran Savaşı yaşanmıştır. Rivayete göre bu savaş öncesi Hızır Paşa. aynı zamanda hocası olan Pir Sultan'a işin ciddiyetini belirtmek için., kendisinden, şaha yönelik şiirler söylememesini istemiş ama O:

                                Yürü bre Hızır Paşa

                               Senin de çarkın kırılır

                               Güvendiğin padişahın

                               O da bir gün devrilir.

                              

                               Ben Musa'yım sen firavun

                               İmkansız şeytana lain

                               Üçüncü ölmem be hain

                               Pir Sultan ölür dirilir.

 

 Pir Sultan, şeriata aykırı sözler etmesi, Müslümanlara Yezit demesi, Ali dışında diğer halifeleri küçümsemesi, cem ayini gibi gizli toplantılar yapması, İran yanlısı tutumu gibi nedenler ileri sürülerek idam edilir. Hayatı ölümünden sonra efsaneleşir ve deyişleri ağızdan ağıza Anadolu'ya yayılıp, söylenmeye devam eder. Yalnız bu noktada şunu belirteyim ki, Yavuz, Çaldıran'da Şah İsmail'i yenmiştir, amacı Şia fikirlerinin Anadolu'ya yayılmasını engellemekti, ama görüyoruz ki mümkün olmamıştır. Çünkü Şah İsmail'in fikirleri ve yetiştirip Anadolu'ya gönderdiği halifeleri, çoktan bazı noktalarda taban oluşturmuştu. Bundan sonra çıkacak ayaklanmalarda bu görüşleri benimsemiş kitlelerin, isyanların içinde ve ön saflarında oldukları görülecektir.

                  Osmanlı İmparatorluğu, Yavuz dönemine geldiğinde çok genişlemişti. Bünyesinde çok çeşitli halklar vardı ve bunların dini açıdan Müslüman olmayanları da mevcuttu. Osmanlı padişahları Sunni Mezhebini benimsemişlerdi. Doğuda Alevilik yayılırken, halkın çoğu bunun içeriğini tam bildiği söylenemezdi. Bu mezhebin fikirlerini yaymak için Şah İsmail, Anadolu'ya halifelerini gönderiyordu. Anadolu'ya yayılan şah yanlısı halifeler, halkı isyan etmeye çalışıyorlardı. Nitekim 1511 yılında Şah Kulu, 1512 de Nur Ali Halife isyanları yaşanmıştı. Yavuz bu isyanların altında İran'ın parmağının olduğunu biliyordu. Bu nedenle Yavuz, İran'ın fikri yayılmacılığını önlemek gereği duymuştur. Zaten Alevi kesim ileri gelenleri, İran'a gidip şahı ziyaret ediyorlardı. Hatta Pir Sultan açık açık Şah İsmail'in şiirlerinde kullandığı Hatayi mahlasına hitap edip türkülerini söylüyordu.

                               Pir Sultan Abdal'ım Hatayi şahım

                               Adam için ne hak etmiş Allah'ım

                               Güz gelince solar yaprağım daim

                               Vakti geldi mi sulanır ağaçlar.

Diyor. Bir başka şiirinde de Şah İsmail'in Anadolu'ya hakim olmasını candan istediğini görmekteyiz.

                               Şah Urma gele bir gün

                               Gazada bu zülfikarı

                               Kafirlere çeke bir gün.

                               .

                               Pir Sultan'ın işi ahtır

                               İntizarım güzel şahtır.

                               Mülk iyesi padişahtır.

                               Mülke sahip ola bir gün.

 

 

 +

YAZARIN DİĞER YAZILARI