İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN -SİMAVNA KADISI ŞEYH BEDRETTİN-III-

 

 

    İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN -SİMAVNA KADISI ŞEYH BEDRETTİN-III-

 

                                        CÜLUSU HÜMAYIN

                Sedirde al yeşil dal dal Bursa ipeklisi

                Duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler

                gümüş ibriklerde şarap

                bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi.

                Öz kardeşi Musa'yı ok krişiyle boğup

                yani bir altın leğende kardeş kanıyla abdest alarak

                Sultan Mehmet tahta çıkmış sultan idi.

                Çelebi sultan idi ama

                Al' Osman ülkesinde esen

                Bir kısırlık çığlığı, bir ölüm türküsü, rüzgar idi.

                Köylünün göz nuru zeamet

                Alın teri tımar idi.

                Kırık testiler susuz,

                Su başlarında bıyık büken sipahiler vardı.

                Yolcu, yollarda, topraksız insanın

                ve insansız toprağın feryadını duyar idi.

                Ve yolların sonunda kale kapısında kılıçlar şakırdar

                Köpüklü atlar kişner iken

                Çarşıda her lonca kesmiş kendi pirinden ümidini

                tarumar idi.

                Velhasıl hünkar idi, tımar idi, rüzgar iri, ahu zar idi.

                              İlhami Soysal 20.yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi Bilgi Yayınevi 1988 Ankara

Nazım Hikmet bu şiirinde, Sultan Mehmet'in tahta çıktıktan sonrası yaşantısına yer verirken, halkın da ne durumda olduğunu göstermeye çalışmış, Şeyh Bedrettin'i isyana götüren nedenin sadece inanç değil, mevcut sosyal yapıdaki bozukluğun da olduğunun görülmesini istemiştir.

Bazı hayatlar vardır, mutluluklar içinde yaşanıp geçmiş, bazı hayatlar vardır her safhası zorlu mücadelelerle yaşanmıştır. Bedrettin gibi şahısların hayatı ,zorlu ve mücadele gerektirmiş bir hayattır. Bedrettin, İslam dinini, alışılmış anlayışın dışında yorumlayan ve o doğrultu çevresine bilgi veren bir şahsiyettir.  Görüşlerini belirten "Varidat" adlı eseri vardır.  Varidat'tan kendisinin siyasal felsefesini öğrenelim.

" İnsanlar birbirlerine tapıyorlar; ya da paralara, altınlara, yiyeceklere, üne şana,.. Bilmedikleri için de Yüce Tanrı'ya taptıklarını sanıyorlar. Yüce Tanrı "kafirlerin kafir, zalimlerin zalim olmasını istedi." sözleri doğru değildir. Salt cahilliktir ve Hak'ı kavramamış olmaktan ileri gelir. Yüce varlık zalimlerin ve söylediklerinden arınmıştır. Belki de Tanrı bir şeyin yatkın olduğu niteliklerine göre diler ve ona göre iradesini kullanır." görüşüyle olaylara bakmıştır.

Bedrettin'in Varidat'ından aldığımız bir kaç düşüncesine daha yer verelim.

"İnsanlar Müslümanlıktan önce somut bir puta tapıyorlardı. Cağımızda hayali bir puta tapıyorlar. Belki bir gün Hak, kendini gösterir de Hak olarak ona taparlar." demiştir.

Cennet ve Cehenem hakkındaki görüşleri de şöyledir.

"Huriler, köşkler, ırmaklar, ağaçlar, meyveler. ve benzerlerinin hepsi hayalde gerçekleşir, duyumlarla değil. Cin de öyledir ve adı bunu doğrular Çünkü duyumlardan gizlenmiştir. Onu gören, dışta gördüğünü sanır. Oysa hayal kuvvetiyle görmüştür; gördüğü gerçek değildir." gibi

                      İsmet Zeki Eyüboğlu-  Şeyh Bedrettin ve Vaidat Der. Yayınları 1987 İstanbul

Şeyh Bedrettin'in olayının üzerinden asırlar geçmesine rağmen unutulmamıştır ve bilhassa Bedrettin'in fikirleri ve hayat çizgisi dikkatleri üzerine çekmeye devam etmiştir. Şeyh Bedrettin, fikirleriyle Osmanlı'ya karşı olan duruşuyla, hep ilgi çekmiş bir şahsiyet olarak gösterilmiştir. İyi bir din eğitimi almasına rağmen, neden diğer din alimlerinin anlayışıyla ters düşmüştür? Görüşlerinin hepsi mi dine aykırıdır? Gibi soruların cevabı onun düşüncelerinde hep aranmıştır. Şeyh Bedrettin, Osmanlı ülkesinde yaşayan insanlar arasındaki din farkını ortadan kaldıracağını, haram sayılan bazı şeyleri helal kılacağını belirtmekte, insanlar arasında eşler dışında her şeyin ortak olması gerektiği gibi bazı düşünceler ileri sürmekte idi. O, bu yönüyle sosyal bir devrim peşindedir. Fikirleri sadece halk arasında değil, yöneticiler arasında da itibar görmekteydi. Fahrettin Fındıkoğlu'na göre:

"Bedrettin Rönesans arifesine düşen sosyalizm tarihinin sayfaları arasında yer alabilecek bir Türk düşünürüdür. Müslüman doğu kültür tarihinin çığır açmış bir düşünürüdür Kendisi yalnız  1416- 1908 Türkiyesi için değil, aynı zamanda 1908 -1964 Türkiye'si için önemli bir şahsiyettir.."

                                             F.Fındıkoğlu- Sosyalistler II, Şeyh Bedrettin 1965  İstanbul

Şeyh Bedrettin kendi şahsına münhasır biridir. Fikirlerinin hem sistemle, hem de din adamlarının görüşüyle çatışmıştır. Peki, O, bu düşünceleri neden ileri sürmüştür? Dini anlayışı farklı yorumlamasından ve kurulu düzenin halkı ezen yapısından bu mücadeleyi göze almıştır. Yalnız mücadelesine baktığımızda, kendisinin yönetime gelme isteğini de görmekteyiz. Bunun nedeni iktidarı ele geçirirse, fikirlerini rahatça kabul ettirmek için olabilir, ama bu kalkışmasında başarılı olamamış, ve mücadelesi kanlı ve acı bir sonla bitmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI