İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN -SİMAVNA KADISI ŞEYH BEDRETTİN-II-

 

   İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN -SİMAVNA KADISI ŞEYH BEDRETTİN-II-

"Aydın'ın Türk köyleri

Sakızlı Rum gemiciler

Yahudi esnaflar

On bin mürid yoldaşı Börklüce Mustafa'nın

Düşman ormanına bir balta gibi daldı

Bayraklar al yeşil

Kalkanlar kakma, tolgası tunç saflar      

Pare pare edildi ama

Boşanan yağmur içinde gün inerken akşama

On binler iki bin kaldı

Hep bir ağızdan türkü söyleyip

Hep birlikte sulardan çekmek ağı.

Demiri oya gibi işleyip hep beraber

Hep beraber sürebilmek toprağı

Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek

Yarın dudağından her şeyde

Her yerde

Hep beraber

Diyebilmek için

On binler verdi sekiz bini."

                     Nazım Hikmet "Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin Destanı" 1936'da İstanbul

  Bugün Bulgaristan toprakları içerisinde kalan Deliorman tarafına geçen Şeyh Bedrettin, burada taraftar toplamak için çalışmalarını sürdürdü. Osmanlı ordusu Şeyh Bedrettin'in Deliorman'da olduğunu haber alınca, üzerine gitti Tarihçi Neşri bu gelişmeyi şöyle anlatmıştır.

" Deliorman'a geçmiş olan Bedrettin, birkaç bedbaht sofi aydınları çevreye gönderdi. Şimdiden sonra gelin bana itaat edin padişahlık bana verildi. Yeryüzüne, benim halife olmam gerek. Her kimse sancak, subaşılık ister ise benim yanıma gelsin, zira her kimin bir gayesi varsa gelsin. Şimdiden sonra isyan sahibi Börklüce Mustafa da Aydın tarafında başkaldırdı.  O da benim müridimdir. Benim için başkaldırmıştır. Bedrettin de Deliorman'dan hayli adam topladı, bunlar aşağı tabakadan çıplak, yoksul kimselerdi. Musa Bey zamanında kazaskerken, Bedrettin'in hizmetinde bulunanlar, teker teker yanına gelmeye başladılar. Ama gelenler hiçbir hayır göremediler. Bedrettin'in beyliğe kastetmek istediğini anlayınca, onu yakalayıp, Sultan Mehmet'e teslim ettiler."

              Mehmet Neşri- Neşri Tarihi Cilt II- Haz: M. Altan Köymen K.B. Yayınları Ankara

Osmanlı Ordusuna teslim edilen Şey Bedrettin. Çelebi Mehmet'in kurdurduğu bir kadılar heyeti karşısında yargılandı. Osmanlı tarihi üzerine büyük çalışmalar yapmış olan J.Von Hammer eserinin II. Cildinde bu yargılama safhasına şöyle yer vermiştir.

" Sultan Mehmet kadıyı yargılattı. İran'dan yeni gelmiş olan bir alim Mevlana Haydar, Sultan Mehmet'in emrine girmişti. Sultan Mehmet, ona:

-Bunun gibi iş edenin hali şer'e göre nicedir? Diye sordu

 Mevlana Haydar bu şahsın öldürülmesi şer'an helal, ama malı haramdır, dedi ve kendisine böyle bir fetva verdi. Bu fetva üzerine Bedrettin Serez çarşısında bir dükkanın önünde asıldı"

                                          Hammer- Osmanlı Devleti Tarihi- Üçdal Neşriyat- 1983 İstanbul

Nazım Hikmet Bedrettin'in Serez Çarşısında asılması olayını şöyle anlatmıştır.

Yağmur çiseliyor

Korkarak

Yavaş sesle

Bir ihanet konuşması gibi

 

Yağmur çiseliyor

Serez esnaf çarşısında

Bir bakırcı dükkanının karşısında

Bedrettin'im bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor

Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.

Ve yağmurda  ıslanan

Yapraksız bir dalda sallanan.

Şeyhimin çıplak etidir.

Yağmur çiseliyor

Serez çarşısı dilsiz,

Serez çarşısı kör

Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü

Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü

Yağmur çiseliyor."

                            İlhami Soysal 20.yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi Bilgi Yayınevi 1988 Ankara

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI