İNANÇLARI UĞRUNA ÖLDÜRÜLEN -SİMAVNA KADISI ŞEYH BEDRETTİN-I-
ÖLÜMÜN ANA YURDU BENDEDİR
SOLGUN İDAM FERMANIDIR RÜZGAR
BİR TÜRKÜNÜN DERİN AĞAÇLIĞINDA
ÖLÜM YOK HÜKMÜNDEDİR.
KUŞLAR AHİ, YÖRÜKTÜR VAKİT ERİŞİR
HAYLİCE SONBAHAR OLUR
GİZLİ ABDAL DİLİYLEDİR SEVDA
SEVDA YOK HÜKMÜNDEDİR.
."
Hilmi Yavuz- Bedrettin Üzerine Şiirler- Cem Yayınevi 1979 İstanbul
Dünyada yaşamış insanların bazıları öyle yaşamışlardır ki, yaşadıkları hiç fark edilmemiş, bazıları da yaşadıkları süre içerisinde, gerek ülkelerinde gerekse dünyada büyük gelişmelere sebebiyet verip, insanlık tarihinin unutulmazlar albümünde yerini almışlardır. Simavna Kadısı Şey Bedrettin unutulmayanlar albümü içinde yer almış simalardan biridir.
Şeyh Bedrettin 1358 yılında Edirne'ye bağlı Simavna'da doğmuştur. İyi bir eğitim almış, müritleri olan Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa ile iyi bir fikir dostluğu oluşturmuştur. O yıllarda, yani 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı'nda Yıldırım'ın, Timur'a yenilmesi, Osmanlı Devleti'nde yeni bir dönemin başlamasına neden olmaktaydı. Timur ordularının Asya'ya geri dönerken, Yıldırım'ın oğulları arasında taht kavgası başlamış ve bu iç savaş yılları Türk halkı üzerinde çok olumsuz izlenimler bırakmıştır. Şeyh Bedrettin, bu iç savaşta Musa Çelebi'nin yanında yer almıştır. .
Bedrettin, şehzadeler savaşı döneminde, Musa Çelebi'ye kazasker, Börklüce Mustafa ise Bedrettin'in kahyası olmuştur. Musa Çelebi'nin, Bedrettin'i bu makama getirmesinin amacı, Müslüman ve Hıristiyan halkı bütünleştirerek, kendi yanında bu kitlelerin yer almasını sağlamaktı. Fakat Çelebi Mehmet, kardeşi Musa'nın yanındaki beyleri yanına çekerek, Musa Çelebi'yi güçsüz bırakınca, Musa Çelebi, Çelebi Mehmet'le yapılan savaşı kaybedip, öldürüldü.
" Çelebi Mehmet tahtı ele geçirince, Bedrettin ve taraftarlarını İznik'e sürgün etti. Ama Bedrettin burada rahat durmayarak fikri çalışmasını, taraftar toplama yolunda kullandı. Çevresine adam topladı. Börklüçe Mustafa'yı Aydın tarafına gönderdi. Börklüce, Aydın İzmir tarafına geçip Karaburun'a yerleşti. Torlak Kemal ise Manisa tarafında faaliyetini sürdürmekteydi. Çelebi Mehmet, bunların günden güne güçlendikleri haberini alınca, bunları etkisiz hale getirmeyi amaçladı ve üzerlerine asker gönderdi. Börklüce ele geçirilip, Alaşehir'de bir deve üzerinde halka teşhir edildikten sonra öldürüldü."
Namık Kemal- Osmanlı Tarihi- Hürriyet Yayınları- 1971 İstanbul
Prof. Dr. Bilge Umar da "Tarih, Anadolu ve Rumeli 1326- 1462" adlı çeviri eserinde Börklüce olayına şöyle yer verildiğini yazar.
"O günlerde kırsal kesim insanı kaba saba bir Türk. Karaburun Yarımadası'nda ortaya çıktı. Bu kişi mülksüz, yoksul Türklere vaazlar vererek, onları yanına çekti. Onun öğretisine göre kadınlar dışında her şey, örneğin: yiyecek, içecek çift hayvanları, tarlalar ortak mal olmalıydı. Sen benim evine nasıl girersen, ben de senin evine öyle girebilmeliyim. Yalnız kadın ve kız takımı ortaklık konusu olmayacaktır. Hemen hemen bütün köyleri kendine mürit eyledikten sonra, sinsice Hıristiyanların dostluğunu kazanmaya çalıştı. Bunun üzerine onun öğretisini benimseyenler, bir Hıristiyan'la karşılaştıklarında onu konuk edip ağırlar oldular."
Börklüce Mustafa ortadan kaldırıldıktan sonra, Bayezid Paşa komutasındaki ordu, Torlak Kemal'in üzerine yürüdü. Torlak Kemal 3000 kadar adamıyla birlikte ortadan kaldırıldı. Torlak Kemal'in öldürülmesinin bıraktığı yankı da şöyle olmuştur.
Sultanoğlu leşkerine bildirdi
Buyruğunu dört bir yan duyurdu,
Kılıç çaldı, ana baba savurdu
Yaman esti her yanları kavurdu.
Erol Toy- Türk Gerilla Tarihi- Giray Yayınları İstanbul
Şeyh Bedrettin ise sürgün cezasını çektiği, İznik Kalesi'nden bir yolunu bulup, iki oğlunu kalede bırakıp, kaleden kaçarak, Candaroğulları'na sığındı. Çelebi Mehmet'in, Candaroğulları'na baskı yapması üzerine, buradan ayrılıp, Rumeli'ye geçti ve Deliorman tarafında saklandı.
Sözün bu noktasında bir hususa işaret etmek istiyorum. Yıldırım'ın, Timur'a karşı yenilmesinin getirdiği yıkım, Osmanlı tahtını ele geçirmek için Yıldırım'ın oğulları arasında süren iç savaş, Anadolu halkını çok yoksul ve güçsüz bırakmıştı. Yani şehzadeler, halkın sorunlarıyla değil, kendi sorunlarıyla uğraşıyorlardı. Devlet otoritesinin olmaması, eşkıyalığı artırmış, devlette, vatandaş rüşvetsiz iş yaptıramaz bir duruma gelmişti. Halk bu ortamdan kendisini kurtaracak bir önder aramaktaydı. Müslüman halk gibi Hıristiyan ve Yahudi teba da bu ortamda büyük sıkıntılar yaşamaktaydı. Bu yapı iç savaştan yeni çıkmış yönetime karşı bir hoşnutsuzluğu doğurmuştu. Şeyh Bedrettin'in fikirlerinin müritleri aracılığıyla yayılması, gittikçe taraftar kazanması, Osmanlı tahtını bütün kardeşlerini ortadan kaldıran Çelebi Mehmet'i Bedrettin'in üzerine gitmesine adeta zorlamaktaydı.