Hep istemiştin
Bir bahçede kanarya sesleriyle uyanmayı
Bülbüllerin öttüğü bahçede
O güzel cıvıltıları dinlemeyi.
Renk renk güllerin açtığı
Hafif hafif esen rüzgârda
Bir gül bahçesinde dolaşmayı.
Yağmur durduktan sonra,
Ötelerde yedi rengiyle görülen
Gök kuşağını seyretmeyi.
Hep istemiştin
Mavi koyları, bir tekneyle dolaşmayı
Issız bir adaya varıp, kumsallar üzerinde uzanmayı
Gün batarken uzak ufuklarda
Kızıllığını deniz üzerine düşüren
Mor gölgelerle gelen geceyi.
Hep istemiştin
Sürü sürü giden mekânsız kuşları seyretmeyi
Geceleyin gökyüzüne bakıp,
O uzak yıldızlarla beraber olmayı.
Sıcak bir evin penceresinden
Beyaz karlar altında kalmış dağları,
Sislerin sardığı zirveleri.
Hep istemiştin
Ümitli sabahlara uyanmayı
Bir dağ eteğine oturup,
Tarlalarda çalışan,
Renk renk giyimli insanlara bakmayı
Duymak isterdin bir dağ başından dökülen
Suların şırıltısını
Gecenin karanlığına sardığı
Köy evlerinin ölgün ışıklarını.
Hep istemiştin
Sıcak bir evde üşümeden uyumayı
Güzel anılarla birlikte olmayı
Özlemeden görebilmek dostlarını
Bir sevda türküsü çalarken radyoda
Tüm sevdiklerinle birlikte olmayı
Bir gül ağacına hasret kalmadan
Demet demet güllerin açtığı
Bir gül bahçesinde olmayı.
Olmadı değil mi özlemlerin
Gül yerine diken battı ellerine
Kıraç topraklarda yürüdün
Bozkırlar içinde buldun kendini.
Yorgun ve yitik
Olmayacak düşler kurdun
Olsun istemiştin değil mi?
Bahar kokan yaylalarda koşmayı?
Yenik bir ruhun özlemleri bunlar
Çileli bir ömrün kucağında
Çok söyleyeceklerin vardı
Söyleyemedin kaldılar dilinin ucunda.
"Neyi hayal ettiysem olmadı", demiştin
Bıraktım arkada yitik sevdalarımı
Olsun diye kurduğum düşleri
Böyleymiş fakir dünyası anladım
Hayalde bile yaşatamadık özlemlerimizi.
18 Mayıs 2021/ Muğla