İHMAL ETTİĞİMİZ EĞİTİM-II-

 

Osmanlı'nın son dönemlerinde, eğitime gereken önem verilmediği için, eğitimin temel direği olan öğretmen de sıradan bir mesleğin insanı görülmüştür.  Bakın çok önemli bir makamında bulunan bir yetkiliyi alın, öğretmen yapın, o makamda gördüğü itibarı göremeyecek ve büyük zorluklar yaşayacaktır. Onun için her mesleğin olduğu gibi öğretmenlik mesleğinin de itibarı, hem o mesleği yapanlar tarafından, hem de devlet nezninde korunmalıdır ki, saygınlığı olsun, mesleği yapan insanlar itibar görsün. Gerek Osmanlı döneminde, gerekse Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim ve öğretmen konusu üzerinde çalışmış bu konuya kafa yormuş aydınlarımız vardır. Bunlardan Abdullah Nevzat" Muallimler Mecmuasının 1 Temmuz 1926 tarihli sayısında "Muallim ve Cemiyet" başlıklı bir yazı yayımlamış ve demiştir ki:

" Muallim bir taraftan sahiplenmesi gereken seçkin özelliklerin örnek kişisi olurken, diğer taraftan toplumun bilinç ve vicdanının en yakın sağlam ilişkilerine bağlı bulunmasından dolayı, toplumun en az bulunan özelliklerine de sahip bulunmaktadır. Muallim, bu durumuyla ferdi ve toplumsal makamını oluşturmuş olur. Muallimin toplumsal hayattaki etkisini anlatabilmek için bir defa onun temsil ettiği ilmin, toplumsal hayatıyla ilişkisi üzerinde biraz fikir yürütmemiz gerekir."

Paragraftaki anlatıma baktığımızda Abdullah Nevzat, öğretmeni seçkin bir mesleğin insanı görürken, toplumun bilinç ve vicdanının da sesi olduğuna işaret etmiş, bu meslek insanının toplumsal hayatta yüklendiği misyonun iyi anlaşılması gerektiğine işaret etmiştir.

Süleyman Şevket, adlı bir başka aydınımız da "Muallimler Mecmuası'nın 30 Nisan 1923 tarihli sayısında" Darülmuallimat-I- İnsan Yetiştirmedeki Zaafımız" başlıklı yazında şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur.

"Anadolu'daki madenler, Nuh Tufanı'ndan beri gömülü duruyor. Hazineler üstünde aç ölüyoruz. Bu gafletten bazı kereler derin bir üzüntüyle bahsetmeliyiz. Halbuki daha fecisi var. Köylü, şehirli bütün çocukların gözleri, ateşli bir yetenekle yanıyor. Zekaları elmastan kıymetli definelerdir. Fakat biz, vatan serveti noktasında mutsuz ve sefalet içinde yaşıyoruz. Yarışmaya girdiğimiz arazilerde son derecede gafil ve cahiliz. İnsan yetiştirmenin usulünü ve kıymetini bilmiyoruz."

                Bu anlatıda da ne yeraltı zenginliklerinden, ne de gençlerimizden yeteri kadar yararlanamadığımızdan söz edilmektedir.

Konuyu bağlarken söylemeliyim ki, eğitimin gücünü ve bu gücü toplumsal yapıya taşıyan öğretmenlik mesleğinin değerini uzun zaman fark edemediğimiz için, ülke insanımız geçmişte büyük acılar yaşamıştır. Unutmayalım ki I. Dünya Savaşı öncesi İngiltere'ye siparişini verdiğimiz iki savaş gemisini harp nedeniyle İngiliz hükümeti vermediği gibi, parasını geri ödememiştir. Halbuki bizim mühendislerimiz bu gemileri tersanelerimizde yapabilselerdi, bu feci gelişmeyle karşılaşmazdık. Onun için okullar hangi alanda eğitim verirse versinler, okullarda görev yapacak öğretmenlerin donanımlı yetiştirilmelerine özen gösterilmeli, mesleki saygınlığını zayıflatacak maddi ve manevi noksanlıklara girilmemelidir.

                Günümüzde öğretmenlik mesleği ve öğretmeni yetiştiren okullar çeşitli yönlerden tartışılmaktadır. Eğitim dinamik bir yapıya sahip olduğu için, iyi olması yönünde tartışılmasının önemi vardır. Bu tartışmalar ve öneriler daha yararlı görüşler ortaya çıkarırsa, eğitim sistemi bundan yararlanır. Ancak eğitimde tartışılmaması gerek birkaç önemli nokta vardır o da eğitimin, çağdaş, bilimsel ve dogmatik bir hale getirilmemesidir. Bilim bu kuruluşlardan çıkar, kültür bu oluklardan yetişen kişiler tarafından özgün hale getirilir. Eğitimin yapısı ve hedefi bilim, sanat, kültürdür. Ortamı ise hür düşünce, değişim ve özgürlüktür. Bu yapı böyle kurulmazsa, eğitim kurumlarından gerekli fayda sağlanamaz. Onun için eğitim ve öğretmen göz ardı edilecek kurumlar ve meslek insanları değillerdir. Dünyada layık olduğumuz güçlü bir yapıya sahip olmak isteniyorsa, eğitime ve öğretmene gereken değer ve önem verilmelidir. Bunun dışında başka bir seçenek yoktur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI