TÜRK DİLİ HAKKINDA YAZILMIŞ ÖNEMLİ ESERLER VE GÖRÜŞLER

 

 

 

 

     TÜRK DİLİ HAKKINDA YAZILMIŞ ÖNEMLİ ESERLER VE GÖRÜŞLER

 

   Türk Dili dünyada en ihmal edilmiş bir dildir. İhmal edilmişliğine rağmen de ortadan kaldırılamamıştır. Onun bu yönünü, halkın, kendi diline sahip çıkmasında aramalıyız. Türk dilindeki bu ihmali ilk gören "Divan-i Lügati't Türk" yazarı Kaşgarlı Mahmut olmuştur. Gün gelir Türkler, Arap kültürü altında kalırlar endişesiyle, bu ünlü eserini yazarak, Türkçenin ana çizgilerini taşıyan sözcüklerini toplamış, hatta Araplara, Türkçeyi öğretme iddiasıyla eserini kaleme aldığını belirtmiştir.

   FAHRETTİN MÜBAREK ŞAH (?-1144) Önemli bir dil bilginidir. SECERE-İ ENSAB adlı eseri, İslam büyüklerinin soy kütüklerini tespit amaçlı bir çalışmadır. Bu kitapta yer alan Türk tarihi, dili ve medeniyetiyle ilgili bilgiler önemlidir.

   ZAMAHŞERİ ( 1075--1144)  Bu da Türkçeyi, İranlılara öğretmek amacıyla MUKADDİMETÜ'L EDEP adlı sözlüğü yazmıştır. İçinde Oğuz-Kıpçak lehçeleri hakkında bilgiler de verilmiştir.

   İBNÜ'T TE'AVİZİ (1125--1188) Türk asıllı olmasına rağmen, Arapça eserler yazmıştır. Ancak bu çalışmalarıyla Türklerin, Araplar arasında sevilmesini sağlamayı amaçlamıştır.  

   MEHMET İBNİ KAYS. 13. yüzyılda Harzem'de yetişmiş bir dil bilginidir. Türk lehçeleri üzerinde köklü çalışmalar yaptığı, bazı yazarların eserlerinde geçerse de adı geçen eserlere maalesef ulaşılamamıştır. Harzem sahasında yetişmiş bir önemli dil bilimci de Rabbuzi'dir 14.yüzyılda yazdığı "Kısasü'l Enbiya" adlı eserinde, Türkçenin bütün lehçelerinde görülen ortak dili kullanmaya çalışmış, yedili, sekizli hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.  

   14. yüzyılın bir diğer önemli şairi Kenderli Mahmut'tur. Yazar "Nevcü'l Feradis" adlı eserinde Kaşgar, Oğuz ve Kıpçak Türkçesi'ni usta bir anlatımla birleştirmeyi başarmıştır.

                KUTUP. Altınordu sahasında yetişmiş "Hüsrevi Şirin" adlı mesnevisiyle ünlenmiştir. Yazar bu eserinde halk ağzında kullanılan birçok sözcüğü rahatlıkla kullanmıştır.

                HARİZMİ. 14.yüz yılda yaşamış bir Harzem Türkü'dür. Türkçe yazdığı gazelleriyle tanınır. Yazarın "Muhatbetname" adlı eseri, onun bu özelliklerinden örnekler taşımaktadır.

                FUZULİ. Azeri sahasının en büyük şairidir. Şiirlerinde çok sayıda Türkçe sözcük kullanmış, Azeri lehçesinin zenginliğini yazdıklarına taşımıştır. Örneğin: onun "Leyla vü Mecnun" isimli mesnevisinde, bolca Türkçe sözcük kullandığı görülmektedir.

15. yüzyılda yetişen Visali deneme tarzında Türkçe şiirler yazmış, Tatavnalı Merhemi(?-1536), Edirneli Nazmi(?-1554) adlı divan şairleri ise Türki-i Basit(Basit Türkçe) akımının öncülüğünde şiirler yazmalarına rağmen, devrinin koşulları nedeniyle başarılı olamamışlardır. Türk Dili alanında ilk önemli çalışmalar Tanzimat ile başlamıştır. Mütercim Asım(1755--1819) hazırladığı sözlükte birçok yabancı sözcüğün karşılığını kullanmış, kendinden sonra gelecek dilcilere bir bakış bırakmıştır. Unutulmamalı ki Osmanlı, şeriatla yönetilen teokratik bir devletti ve Osmanlıcayı kullanıyordu. Bu ortamın içinden yetişip, Türkçeyi önermek, hem cesaret, hem de çok büyük bir çalışmayı gerektiriyordu. İşte bunlardan biri de önemli dilbilimci Şemsettin Sami'dir (1850--1904) Kamus-ı Türki adlı büyük sözlüğünde, Türk Dilinin zengin sözcük yapısına işaret etmiş, devrinin gazetelerinde yazdığı makaleleriyle bilinçli bir dil alimi olduğunu ortaya koymuştur.

                NECİP ASIM BEY (1861--1935). Türk Dili ve tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Türkçenin yapısı hakkında söyledikleri kayda değerdir. Yukarıya adlarını aldığım yazar, şair ve dil bilimcilerin uzun yıllar süren Türkçe mücadelesi, zamanla semeresini vermiş, Türkçenin yabancı dillerin istilasından kurtulması açık açık söylenmeye başlanmıştır. Örneğin: Tanzimat döneminde yaşamış Lastik Ahmet adlı şair bir kıtasında:

"Arapça isteyen Urbana gitsin

Acemce isteyen İran'a gitsin

Frenkliler Frengistan'a gitsin

Ki biz Türk'üz bize Türki gerekir."

diyerek bu konudaki titizliğini ortaya koymuştur. Tanzimat döneminde görülen sevindirici bir olay da gazetelerin Türkçe yanlısı yazılar yazması olmuştur. Bunlardan Velet Çelebi (İzbudak) Mevlana'nın yazdığı bazı Türkçe şiirlerden etkilenerek, Türk Dili'nde köklü çalışmalar yapılmasını önermiştir. Daha sonra gelen Ahmet Hikmet Müftüoğlu(1870--1927) yazdığı roman ve öykülerle Türk diline ilginin uyanmasına yardımcı olmuştur. Milli edebiyatçılar Dilde sadeleşme ve Türkçeye dönüşün mimarlarıdırlar. Ziya Gökalp 1917 yılında yazdığı bir şiirinde, bu yoldaki görüşlerini şöyle belirtmiştir.

"Aruz sizin olsun hece bizimdir.

Halkın söylediği Türkçe bizimdir.

"leyl" sizin "şeb" sizin "gece" bizimdir

Değildir bir mana üç ada muhtaç"

   Dildeki bu çalışmaların asıl semeresi, Atatürk'ün gerçekleştirdiği Dil Devrimi'yle kendini göstermeye başlamıştır. Atatürk bu anlayışını:" Egemenliğini ve yüksek bağımsızlığını savunan Türk ulusunun, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracağını "bu sözleriyle ortaya koymuş ve bu anlayış doğrultusunda adımlar atmıştır.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI